dün çok güzeldi. havada biraz daha iyiydi. karşıya geçtik. istinye taraflarındaydık. taze hava iyi geldi ikimize de. sonra biraz turlayıp geçtik eve. bilgisayarımdaki çoktandır hallemediğim bi sorunu gidermesini istedim ahmet'den. iyidir bilgisayar bilgisi. en azından benden iyi :) bişeyler kurdu, epey bi değiştirdi bilgisayarı. ama şuanda ne fan sesi duyuyorum, ne de yavaş. ama alışmaya çalışıyorum bu kurduğu şeye. onun dışında da film izledik. güzeldi yani dün. gerçekten arkadaş olduğumuzu hissettim. o kahkahalarla tvde gördüğü bişeye gülerken neye güldüğünü anlamadan ben de güldüm mesela. bugün de geç uyandık, daha doğrusu uyandım. kahvaltı hazırdı :) kahvaltı sonrası erken geçmek istedi ankara'ya. onu bıraktım terminale demin. biraz hüzünlü bi hava oluştu vedalaşırken. otobüsünün gidişini bekledim, yüzümde yalancı bi gülümseme ile el salladım :( sonra yine boş evime döndüm. yalnızlığımın sabit ortağına.
izmirliden haber yok bu arada. telefonu kestiğimde iletişimin kesileceğini tahmin etmemiştim. bazen insan gözleri kapalı gezmeyi seviyor sanırım. gözünü açınca göreceklerden korkuyor. artık yaşım itibariyle gerçeklerden korkma lüksüm yok. zaten eskisi kadar da acıtmıyor gerçeklerle yüzleşmek.
spor arkadaşımı aradım "ne yapıyosun, bi planın var mı" gibisinden. spora geçicez birazdan, ordan da belki bi yerlerde otururuz. belki geçen gün yarım kalan konuşmasını tamamlarda benim için herşey netleşir. yoksa çapraz sorularla ben döktüreceğim eteğindeki taşları yakın bi zamanda :)
o, bu, şu bi yana. ben acaip huzurluyum bu ara. gidenler kalanlar hayatımda öyle deli deli heyecanlar yaratmıyor en azından. yani sabit bi huzur eşiği yakaladım kendime. onun altına inmiyorum en ufak bi sarsıntıda. bu bilmek bile beni iyi, güçlü ve umutlu hissettiriyor. kaybedeceği bişeyi olmayan adam olmak fikrini sindirememiştim zaten. kazanacağı çok şey olan adam olmak daha güzel..
foto=flickr, azli jamil