bursadayım.
geceden geldim. istanbul'dan kaçar gibi hem de.
herşey bu kadar güzelken yine ne oldu ne huysuzluk yaptı bu adam diyebilirsiniz. ama bu defa benim hiç bi suçum yok gerçekten. belki de var. bilmiyorum :S
p.tesinden bu yana yakışıklı da bi gariplik vardı. telefondaki sesinden, ailevi sorunları bahane edip görüşmemesinden. öncesinde konuşmuştuk ailesinin sıkıntılarını. ama durumun bu kadar vahim olduğunu düşünmemiştim.
dün akşam telefonda derdini paylaşması için ısrar ettim, biraz sert tepki verdi. ben ısrarla "noldu" dedikçe "kapatıyorum, sonra konuşuruz" demeye devam etti ve pat diye yüzüme kapattı. ailesinden dolayı rahat değildir diye çıktım kapısına gittim aradım gel aşağıda konuşalım. "gelemem şimdi konuşacak durumda değilim, sonra" dedi. ben iyice çılgına döndüm "beni getirtme yukarı, seni üzecek şeyler yapmak istemiyorum" dedim. ayağında terlikle indi aşağı, arabaya bindi. yüzüne baktım bembeyazdı. alıp götürmek istedim onu hemen oradan. arabayı çalıştırdım, "keşke cep telefonumu alsaydım" dedi. o gerginlik ortasında bunu söyleyince gülümsedim ister istemez. o da gülümsedi. çok gitmedim zaten, durup o salaş halinin sırıtmayacağı bi yere oturduk. "anlatır mısın neler oluyor" dedim toplantılardaki tok sesimle. öyle korkutucu olduğunu söylemişti bi keresinde.
anlattı olayı detaylarıyla. babasının amcasına kefillik olayı sonrası epey zorlanmışlar. yakışıklı geçen hafta arabayı satmayı bile düşünmüş sorun biran evvel çözülsün diye. ee tabii evde de huzur kalmamış. annesi ile babası yıllar sonra kavga etmişler. hatta babası annesini dövmüş, mani olmak isterken buna da vurmuş. "babam hayatımda ilk defa bana vurdu" dedi gözü dolarak. ben kötü oldum tabii. ihtiyaç kredisi çekmiş çarşamba günü, diğer kalanını da bi yerden borç istemişler. ben bir miktar destek olabileceğimi söyledim. "asla" dedi sert bi şekilde. "asla kabul edemem senden öyle bişey". ben tabii şaşkınım ama bi o kadar üzgün. "nasıl yani? neden?" dedim. "öyle işte" dedi. biraz duraksadım sustum sonra patladım. "ben senin neyinim. sen benim neyimsin. ben yanında olmazsam böyle zamanda ne farkım kalır ki bi seks partnerden" dedim. hatta o sinirle buna benzer 3-5 şey daha dedim. hiiiç cevap vermedi. kalktık sonra, arabaya bindik. hala suskunuz. o ne düşündü o arada bilmiyorum ama arabadan inerken "istersen git telefonunu al gel bize geçelim" dedim ona faydası olabilir diye. cevabı hiç beklemediğim bi ses tonuyla "biraz yalnız kalmak istiyorum" oldu. o an kalbime bişey saplandı sanki, boğazım düğümlendi. düşünemedim bile. "tamam" dedim sesim titreyerek. sanırım bu defa da ısrarcı olmamı bekliyordu ki olmadım diye şaşırdı. hatta sinirlendi belki de. "görüşürüz" dedi çıktı.
oradan dönerken patladım ben de. bi güzel ağladım. şehit haberlerini izlerken akan bikaç damlayı saymazsak ben ççok uzun zamandır böyle ağlamamıştım. eve gelip eşyamı hazırladım ve yola çıktım bizimkilere haber bile vermeden.
kendimi o kadar yalnız, o kadar değersiz hissettim ki yol boyu kötü şeyler bile yapmak geçti aklımdan. ama annemin yüzü geldi gözümün önüne. beni her durumda her şekilde düşünen seven, git demeyen annem. kendime geldim, eve de sağ salim geldim.
şimdi mutfakta o melek, bana sevdiğim yemeklerden pişiriyor. ama benim aklım da kalbim de hala istanbul'da. kulağım da telefonda.