sonunda patladı yakışıklı. birbirimize vakit ayıramadığımızı, hatta artık doğru dürüst sevişmediğimizi falan söyledi. susmak zorunda kaldım, çünkü haklıydı. yani elimden keşke bişey gelse, eskisi kadar spora bile gitmiyorum onunla daha çok vakit geçirelim diye. buna rağmen hafta içi iki kez kısa kısa görüşebildik.
işler rayına girecek azalacak derken, başlarının işini de yüklenmek zorunda kaldım. gerizekalı diye tanımlanabilecek ama anlamsız bişekilde kıymet gören el üstünde tutulan bi salağın işlerini. hazır bulmuşken, size anlatayım da rahatlayayım :) şimdi işyerinde bi eleman var, dünyanın etrafında döndüğünü sanan, anlamsız düzeyde bi özgüvene sahip bi tip. empati'nin i'si yok adam da. dinlemeyi bilmez, hatta hiç dinlemez, sen konuşurken "lafımı bitireyim" diye araya girer ama lafı hiç bitmez :) hani bana diş geçirebildiğinden değil ama insanlara köpek muamelesi yapıyor. konumu itibariyle böyle bi yetkisi de olmamasına rağmen yapıyor. genel müdür ile bikaç kez konuşmam da bu durumu ima etmek istesem de anlamadığım şekilde onu övmeye başladı diye sustum. muhtemelen onun dışında herkes ama istisnasız herkes rahatsız bu elemandan. bu hafta içi ben bi toplantıda ona iş çıkaracak tekliflerde bulunmuştum. o yok diye ve teklifim mantıklı diye tamam dendi. bir saat sonra pat diye geldi yanıma. "ihtiyaç nedir tam olarak" dedi pervasız bi şekilde. anlattım ama anlamamakta ısrar edince iki de bir lafımı kesince sesimi yükselttim ister istemez. millet bize bakmaya başlayınca azalttım sesimi tekrar tekrar bi embesile anlatır gibi anlattım. allem etti kullem etti, yapması gereken işin nerdeyse tamamı bana bıraktı. o an boğazına yapışıp oracıkta bi ağız burun dağıtmak istedim ama buna bile değmeyeceğini düşünüp oturdum yerime.
geçen de bi arkadaşım bununla 12 yıl kadar önce daha yeni mezun olduğu yıllarda çalışan biriyle konuşmuş, o zamanlarda aynı b..k olduğunu söylemiş kadın. ilginç geldi bu bana. hani daha deneyimsiz iken böyle davranışlarla bizim piyasada kalması ve daha önemlisi yükselmesi şaşılacak şey. bildiğim kadarıyla bi torpili de yok. tek ihtimal kalıyor geriye, o da "her işyerinde enaz bir kötü adama ihtiyaç vardır" gerçeği. bunu tahmin edemeyeceğiniz kadar başarılı yapıyor :) neyse ya, daha da anlatmayayım, geriliyorum. bu kadar da kafi bana. ohh rahatladım valla :)
teşekkür ederim beni dinlediğiniz ve lafımı kesmediğiniz için ;)
Bizim işyerindede var bundan bır tane .. sanırım amip üreme ıle cogalıyor bunlar tek hücreliler grubundan :))
YanıtlaSilBildiğin kadarı ile bir torpili yok ama bilmediğin kadarı ile bir torpili vardır:)
YanıtlaSilBöyle huysuz ve sevimsiz tiplerin sadece beni bulduğunu düşünürdüm:)
YanıtlaSilBenim çalıştığım yerde de bu tipden 2 tane var 1 değil Ali'm..(Burhan)
YanıtlaSilAli sen adres ver, ben kaaveden adamları toplayıp geliyorum, bi ağzını burnunu dağıtalım şunun :)))
YanıtlaSilvar var her iş yerinde var böyle artistlerden
YanıtlaSilkıhkıhkhkıh :)
YanıtlaSilyakışıklı ile ilk tanıştığın zamanlar blogda yer alıyor mu? Varsa bunların tarihini ya da urlsini söyleyecek olan var mı?
YanıtlaSilstubborn, evet vardır. daha önce de böylelerine denk gelmiştim ama bu kadarını da görmemiştim :) büyük konuşmamak lazımmış :)
YanıtlaSilneyfa, belki vardır bilmediğim bi bağlantısı :) yoksa böyle bi öküzü neden baştacı etsinler ki.
kimya hatun, yok allahtan biz varız da hepsi seni bulmuyor. yoksa hayatına son vermek zorunda kalırdın. biri bu kadar gerebiliyorsa bi 100 tanesi dünyadan göçme sebebidir.
burhan, oyyy. zormuş işin be. kolay gelsin, ne diyeyim.
adsız, off ne güzel olur şöyle ağzı burnu dağıtılsa. adres veriyorum .:.:.... :)
YanıtlaSilo gay; ben de, tepkilerden anladığım hiç de yalnız değilmişim
bi'adam, gülme ya.. zaten sinir bozucu :)
emre, sen söyleyince baktım. ilk burada bahsetmişim yakışıklıdan http://biseksuel.blogspot.com/2010/06/kos-zaman-kos.html
teşekkürler. 6 ayı birden okudum. Çok keyifliydi.
YanıtlaSil