ya bugün farkettim, günler ne kadar hızlı geçiyor. işlerin yoğunluğu ve hayatımdaki monotonlukta buna tuz biber. bi açıdan günlerin böyle dertsiz tasasız geçmesi işime geliyor, bi açıdan da ot gibi yaşadığımı hissediyorum. yani kalbimin giderek susması, artık hiçkimse için heyecan duymaması bu endişemi haklı çıkaran şeyler.
iş dışında ve aralarda arkadaşlarla buluşmak dışında tüm boş vaktim spor salonunda, internette ve birazda kitaplarla boğuşarak geçiyor. interneti biraz abarttım diyebilirim. daha çok şems ve gizemli ile sohbet ediyorum denk gelince. spora gelince artık daha da düzenli gidiyorum. hatta ciddi ciddi bir arkadaş edindim salondan. yalnız tanışmamız komik ve acı oldu. geçen hafta salonda ben mekik çekerken çocuk önümden geçiyordu, ben de o sırada onu farketmedim ve ayaklarımı ileri ittim. bir nevi çelme takmış oldum. gümmmm yere. pis düştü hakkaten, dirseğini incitti. özür falan diledim ama içime sinmedi. bi sonraki gün tekrar karşılaştık, "nasıl oldu" falan derken biraz masa tenisi oynadık biraz. yendi beni :) sonra oturduk bişeyler içiyorken onun da bursa'lı olduğunu öğrendim. ee insan ısınıyor tabii ister istemez. aslında hergün işyerinde kadın-erkek onlarca yeni insanla karşılaşıyorum ve hiç yeni bi kimseyi arkadaş olarak hayatıma katmıyorum ama niyeyse ben bu adama ısındım. hatta bu akşam haftasonu yemek yemeye evime davet ettim.
tamam tamam, itiraf etmeliyim ki sanırım biraz hoşlandım. niye bilmiyorum ama onun da biseksüel olduğuna dair kuvvetli bi his var içimde. tabii gerçek hayatta bu meseleleri konuşmak ve paylaşmak msn'den yada blogspot'dan yazmaya benzemiyor. neyse ben şimdilik böyle ihtimalleri düşünmeyeyim.
foto= flickr, tiago ribeiro
iş dışında ve aralarda arkadaşlarla buluşmak dışında tüm boş vaktim spor salonunda, internette ve birazda kitaplarla boğuşarak geçiyor. interneti biraz abarttım diyebilirim. daha çok şems ve gizemli ile sohbet ediyorum denk gelince. spora gelince artık daha da düzenli gidiyorum. hatta ciddi ciddi bir arkadaş edindim salondan. yalnız tanışmamız komik ve acı oldu. geçen hafta salonda ben mekik çekerken çocuk önümden geçiyordu, ben de o sırada onu farketmedim ve ayaklarımı ileri ittim. bir nevi çelme takmış oldum. gümmmm yere. pis düştü hakkaten, dirseğini incitti. özür falan diledim ama içime sinmedi. bi sonraki gün tekrar karşılaştık, "nasıl oldu" falan derken biraz masa tenisi oynadık biraz. yendi beni :) sonra oturduk bişeyler içiyorken onun da bursa'lı olduğunu öğrendim. ee insan ısınıyor tabii ister istemez. aslında hergün işyerinde kadın-erkek onlarca yeni insanla karşılaşıyorum ve hiç yeni bi kimseyi arkadaş olarak hayatıma katmıyorum ama niyeyse ben bu adama ısındım. hatta bu akşam haftasonu yemek yemeye evime davet ettim.
tamam tamam, itiraf etmeliyim ki sanırım biraz hoşlandım. niye bilmiyorum ama onun da biseksüel olduğuna dair kuvvetli bi his var içimde. tabii gerçek hayatta bu meseleleri konuşmak ve paylaşmak msn'den yada blogspot'dan yazmaya benzemiyor. neyse ben şimdilik böyle ihtimalleri düşünmeyeyim.
foto= flickr, tiago ribeiro
ya bı bayılıorum sana ya,kndıne donuslern,dusuncelrn,ınsnlrla ılıskılern,insanlgn,okudgm takıp ettgm kadaryla karakterın, cewremde gordgm tanıdgm ınsnlardan o kadar duzgun o kadar ınsancıl kı,tamda olması gerektgı gbi... snı sewıorm,sewıoruzz...:)
YanıtlaSilher önüne geleni yemeğe davet ediyosun ben kendimi zorla davet ettiriyorum bana bişi demiyosun hıııhhh :)))
YanıtlaSilahh nası geçio zaman hemde bak cuma günü 27 yılımı geride bırakıp 30'a doğru bir adım daha atıyorum..
yaşlanmak istemiyorum ben ya:((
bende bursalıyım. istanbul bursa arasında kaldık. sanırım ben senin kadın olanınım.
YanıtlaSilçilek
adsız, teşekkür ederim güzel sözler için, sevgiler
YanıtlaSilgencbiranne, öyle oluyor biraz ayıp oluyor biliyorum. ama ne bileyim, dedim öncedende, bunca şeyimi bilen bir bayan gözgöze gelemem sanırım. belki saçma ama öyle işte. utanıyorum :)
çilek, ah ah. evet kaldık yaban ellerde. pazar pazar arabesk modumdayım zaten. yinede çok dert etmemek lazım, istanbul harika bi şehir.