14 Ocak 2011 Cuma

uzun mim

ankara x-coach'u beni mimlemiş. gerçi onun kadar içten cevaplar veremem belki ama başliim.

Dindarsınız ya da değilsiniz, inancınız var ya yok , dinlerini yaşadığını söyleyen insanlarda en çok sizi iten şeyler ne ve neden?
insanları dinlerini yaşıyor yaşamıyor diye ayırmıyorum. ama yapmadığı şeyi yapıyormuş gibi yapanlar diye bi grubun farkındayım, onları ayırıyorum. işyerinde akpye sövüp gidip sandıkta oy veren, yada 5 vakit namaz kılıp ortamı gelince en gizli zampara adama dönüşebilen falan tipler tanıyorum. birbiriyle uyuşmayan fikir ve hareketler beni herşekilde iter. ister dindar yapsın ister çağdaşım diye çığırtan biri. ee tabi bi de beni yargılamaya başlayanlar iter beni, yok küpen, yok içkin falan.
Sizi siz yapan özelliklerinizden en belirgin olanı ne?
dürüstlük sanırım. elimden geldiğince dürüst olmaya çalışıyorum çevreme karşı. bi de vefa olayı. buna çok dikkat ederim. ne yalan söyliim bu iki konuda karşılık da beklerim sevdiklerimden.
Etrafınızdaki kişilere saygılı mısınız? Neyiniz insanlardan farklı ve ne konuda daha çok saygı bekliyorsunuz?
bu konuda başarılıyım sanırım. ama tabii bazen saygıyı kaybetmemek için epey sabırlı olmak gerekiyor. aileden gördüğüm şeyler beni biçok konuda sabırlı kılıyor. ama bikaç defa damarıma dokunulduğunda arada saygı maygı bırakmadığım durumlar oldu.
"İnsan"ın sizdeki tanımı ne? Karşınızdaki kişi de olmazsa olmaz dediğiniz özellikler neler ve neden sizin için önemli bunlar?
insan, toplumda yaşayan bireydir. ama bi de benim vurgulu bi şekilde "insan" dediğim bi kitle var. dürüst olan, hak yemeyen, dedikodu sevmeyen, empati kurabilen, ailesini önemseyen, geçtim insanları hayvanlara ve bitkilere iyi davranan insanları bu gruba koyarım.
Hayata bakışınızı paylaşır mısınız? Sürekli bir şeyler için hayatı suçluyor musunuz yoksa hayatta olması gerekenler bunlar ve olması gerekenler yaşanıyor mu diyorsunuz?
aslında soru gelince farkettim, ben hayatım boyunca hiç hayatı yada kaderi suçlamadım sanırım. tabii çok büyük dertler yaşadım diyemem ama yaşadıklarım benim için büyük şeylerdi. yine de hep umut vardı içimde. olanları da olması gereken şeyler olarak gördüm. bazen olgunlaşmak için yada bişeylerin kıymetini bilmek için böyle aşamalardan geçmek gerekiyor. bunun yanında da hep pozitif kalmak yada kalmaya çalışmak lazım
Savaşların asıl nedeni ne sizce? İnsanoğlu kendinde neyi yok etti ki zulüm denen illet yakasını bırakmıyor dünyanın?
hırs. savaşların da, ekonomi denen illetin de, duygunun yokoluşunun da sebebi hırs. gözü doymaz insanın, toprak doyursun diye boşuna dememişler. daha çok para, daha çok toprak, daha çok mal, daha çok mülk, daha çok sevgi falan. insan ne zaman yetinmeyi öğrenirse karşıyı anlamaya başlayacak belki. savaşlar da biter öyle bir dünyada. tabi bunlar utopik fikirler.
Sizi en çok huzursuz eden eksikliğiniz ne ? Şunu da düzeltseydim daha huzurlu olurdum dediğiniz, gerçeğiniz, boşvermişliğiniz, gamsızlığınız?
öyle bi eksikliğim yok. ama tabii sevdiğim insanla ailem dostlarım ve çevrem tarafından kabul edilen bi ilişki içinde olmak isterdim. ama bunu düzeltecek gücüm yok tabii. yüzyıllık yargıları değiştirecek güçte bi adam değilim.
Kalbinizin sesi mi mantığınızın sesi mi? Neden ?
sanırım her ikisini harmanlarım duruma göre. asla mantığı elden bırakmam. ama tabii kendimi kalbimin sesine bıraktığım zamanlarımda oluyor. o an neyin sesini dinleyeceğimin bi formülü yok, ee tabii nedeni de
Biri size bir kötülük yaptı ve biliyorsunuz ki yapılan şey bilinçliydi, tepkiniz nasıl olurdu? Susar mısınız yoksa aynı anda yüzüne vurur musunuz yapılanları? Kişilere davranışlarınızı neye göre belirliyorsunuz ?
kişiye göre değişir tepkim. sevdiğim biriyse susarım genelde. eğer çok içerlemişsem yüzüne vurma değil de bişekilde birebir konuşurum. sevdiğim bi insan değilse yada hiç bi muhabbetim yoksa çok sert tepkiler verebilirim, yaşı ve konumuna bağlı olarak.
Sizce, sabretmek nedir ve üzerinizde otorite kurmaya çalışan, sizin hakkınızı yiyen insanlara sabretmeli miyiz yoksa karşılık vermeli miyiz? Tepkimiz nasıl olmalı?
sabretmek boşvermemektir. demin değindiğim gibi umudu olan insan sabreder. kişilere yada otoritelere kızıp tepki göstermek bile bazen sabretmenin bi şekli olabilir. yani tepki vermek yada alttan almak tamamen o anki şartlara bağlı olmalı.
Bir konuşmada geçti,ben böyle bir cümle kurdum:"Karşımdaki insan benim için değerli değilse söylediği cümlelerde değerli değildir, isterse hakkımda zanlarla kötü konuşsun hiç farketmez." Bunu söylememin nedeni de şu; biliyorum ki bu dünyada en zor şeylerden biri sizi anlamaya kapalı insanlara kendinizi ifade etmeye çalışmak ve birilerini memnun etmeye çalışmak..Peki siz nasıl düşünüyorsunuz bu konuda?
öyle net bi cümle kuramam ben. bi kişi benim için değerli olmasa da fikirleri değerli olabilir. beni anlamaya kapalı diye yerdiğim kişiyi ben de dinlemeye kapalı olabilirim. o yüzden iletişimde karşılık ifade etme yada memnun etme telaşı duymam çoğunlukla. ee tabii anlaşılmak hoşuma gider ama insanları bazen değiştirmeniz mümkün olmayabiliyor yada daha doğrusu algılarını kendinize çekemeyebiliyorsunuz. o durumlarda size düşen insani görevi yapıp geriye çekilmek en doğrusu. hala kötü tepkiler alıyorsanız hadd bildirmek de bi çözüm haline geliyor.
Hangi söz sizi rahatsız eder ve neden?
sözün söylendiği ana, söyleyen kişiye göre değişir bu. mesela bişey anlatırken gerildiğinde aşkım diyen insanlara acaip geriliyorum. ama yakışıklı dese mesela, hoş daha demedi öyle bişey, çok hoşuma giderdi. hocam lafına kızıyorum bi de. gıcık bi hitap şekli.
Başkasında kınayıp da sonra sizinde yaptığınız bir şey var mı?
çok. hayatım böyle şeylerle dolu. homoseksüel yanım da bunlardan biri ve en önemlisi.

kimseyi mimlemiim ben, çok uzunmuş bu. gerçi güzel sorular.
isteyen bu mimi cevaplayabilir tabii.

2 yorum:

  1. yeni teman harika :D edu boxer cuk diye oturmuş :D:D bu bloga ara ara yazman kötü oldu ama ali abim. neyse

    sevgilerle...

    YanıtlaSil
  2. serhat, beğendiğine sevindim. edu'yu da severiz demi :)inan o günkü sinirden değil az yazmam, öyle gelişti. pek yalnız kalamıyorum artık :)

    sevgiler

    YanıtlaSil