bugün öğleden sonra benim için çok güzel geçti. bi arkadaşım aradı, sinemaya gitmeyi sevmediğimi bilen bi arkadaşım üstelik. bana sinemaya gitmek isteyip istemediğimi sordu. "tabii ki hayır" dedim. "biletler benden" deyip beni öğrencilik yıllarında olduğu gibi kandırmak istedi, gülümsedim sadece ama görmedi. "ee başka" dedim, "bi de akşam yemeği" dedi. biraz düşünme sesi yaptım "hmmmm" diye homurdandım. içtenliğinden dolayı teklifini kabul ettim tabii, giyinip gittim. önce biraz oturduk bi yerde sohbet ettik. sıkıntıları varmış bi süredir, onları anlattı. aslında arada görüşmüştük ama bahsetmemişti yeni öğrendim. iş değişmiş falan.
sonra filme geçtik. film dediğimde animasyon. iki kocaman adam "oyuncak hikayesi 3"e girdik. bari yanımızda ufak bi çocuk olsa normal görülebilir ama iki kazma komiktik gerçekten. gerçi ben ekose kaprilerimle sandaletlerimle ufak bi çocuk gibi görünüyordum. filmden acaip zevk aldım. bi de çıkışta yemek yedik söz verdiği üzere. yemekte harikaydı, şiştik epey. güzel bi akşamdı ikimiz içinde.
eve gelip dinlendim biraz, sonra bi internete gireyim dedim. msn'i açınca mail geldiğini gördüm. şems yazmış maili. sanki benim aklımdakileri okumuş gibi hemde. çay teklifime tepkisinden dolayı özür dilemiş. daha da önemlisi mailin sonuna adını yazmış, telefonunu vermiş. ben de adını ilk defa öğrenmiş oldum böylece. telefonu görünce ise ne yapacağımı bilemedim tabii. hala aramadım. aslında kararsızım arayıp aramamakta, hani naza çekmek gibi olmasın ama içerlemişim ben dünkü lafına sanki. neyse yarın daha sağlıklı düşünürüm sanırım. şimdi kafamda net bi yargı oluşturmadan uyuyayım.
sonra filme geçtik. film dediğimde animasyon. iki kocaman adam "oyuncak hikayesi 3"e girdik. bari yanımızda ufak bi çocuk olsa normal görülebilir ama iki kazma komiktik gerçekten. gerçi ben ekose kaprilerimle sandaletlerimle ufak bi çocuk gibi görünüyordum. filmden acaip zevk aldım. bi de çıkışta yemek yedik söz verdiği üzere. yemekte harikaydı, şiştik epey. güzel bi akşamdı ikimiz içinde.
eve gelip dinlendim biraz, sonra bi internete gireyim dedim. msn'i açınca mail geldiğini gördüm. şems yazmış maili. sanki benim aklımdakileri okumuş gibi hemde. çay teklifime tepkisinden dolayı özür dilemiş. daha da önemlisi mailin sonuna adını yazmış, telefonunu vermiş. ben de adını ilk defa öğrenmiş oldum böylece. telefonu görünce ise ne yapacağımı bilemedim tabii. hala aramadım. aslında kararsızım arayıp aramamakta, hani naza çekmek gibi olmasın ama içerlemişim ben dünkü lafına sanki. neyse yarın daha sağlıklı düşünürüm sanırım. şimdi kafamda net bi yargı oluşturmadan uyuyayım.
vah yavrum vah , oyuncak hikayesi he :D
YanıtlaSilbu yaşadığının adını söyleyim mi ben sana.
YanıtlaSil"muhteşem Mr. Right'i arıyorum ama bulana kadar telefonum sende kalsın. Araşırız. Görüşürüz".
beni de götür sinemaya :( :)))
yapma coach bu kadar acımasız olma, Şems belli ki kendisini ifade edememiş,tereddütleri vardır muhakkak, olmalı da... Neden Bi.'ye ''bulana kadar'' muamelesi yapsın ki?
YanıtlaSilŞems'in samimiyetine inanıyorum ben. Böyle sorgulayarak ilerlemesi de çok doğal geliyor. Söylemesi samimi tavrından.
Güzel olacak Bi. umarım güzel olacak.
Biraz da onun açısından düşün.
ozge, evet ufaldık cebe girdik resmen :)
YanıtlaSilcoach, ben aslında onu samimi buluyorum ama söyleyiş şekli önemliydi. bana beni or..pu gibi hissettirmeye hakkı yoktu. tabiki kendi gibi inançlı biri arama yada öyle tiplerle buluşmak hakkı. dediğim gibi üslub önemli.
adsız, empati yapınca şems'e de hak veriyorum kısmen.
tanrı kraliçeyi korusun ki "o zaman hepimiz orospuyuz".
YanıtlaSileğer yaşadıklarımdan yola çıkılarak ben hiç tanınmadan orospu oluyorsam o karşımdakinin kendi sorunu.
ay! işi gücü bıraktım burda size laf yetiştiriyorum, demagoji yapıyorum filan.
:P
çok sevindim şems hakkında...
YanıtlaSilyazmış biri