alışveriş yaparken biraz kararsız olan tiplerdenim. özellikle kıyafet alırken. eskiden bi yakın arkadaşımı alır öyle giderdim ama sonra farkettimki sıkılıyorlar. yalnız alışveriş yapıp kararsız hallerimle sadece tezgahtarları sinir etmeyi öğrendim. sinir derken, hani böyle herşeyi deneyip dağıtan biri değilim ama rafta görüp bişeyi beğenmişken başka daha güzel varmı diye az daha dolanayım tarzı bi sinir.
klasik olsun spor olsun biraz bol giyinmeyi seviyorum. rahat hissettiriyor. çok azdır vücudumu saran giysim. ama geçendede dediğim gibi spordan ve yaştan ötürü biraz enine irileştiğim için bazı kıyafetler artık bana hafif dar gibi gelmeye başladı. bu yüzden dün gidip yeni bişeyler aliim diye niyetlenmiştim. o sırada şu mühendis kız aradı. bi planım olup olmadığını sordu. önce yalan söylemek ve onun varsa teklifini duymak geçti aklımdan ama sonra alışveriş yapmayı düşündüğümü söyledim. bi an sustu, hevesini kırdığımı düşünüp hemen lafa girdim. benimle alışverişe gelip gelemeyeceğini sordum. biraz tereddüt etti sanırım ama sonra "olabilir" dedi. ben zaten hazırdım söylediği gibi 15 dk sonra çıktım evden, onu aldım. hava o kadar güzeldiki yolda fikrimizi değiştirdik önce ortaköy'e gitmeye karar verdik. oturduk manzarayı kalabalığı seyrettik, yürüdük biraz orda. sonra cevahir alışveriş merkezine geçtik. geziyoruz mağaza mağaza. neyseki sonunda bişeyler beğendim, üzerimde denedim. o da yakıştı deyince aldım. o da kendine bişeyler aldı. sonra acıkıp acıkmadığını sordum. onada "olabilir" dedi. arabayı orda bırakıp yürüyerek şişli'den taksim'e geçtik. ordanda tüm istiklal'i yürüyerek tünele yakın bi yere götürdüm. farklı yemeklerine bayıldığım bi yere. ona tavsiye ettiğim yemeği denedi, bayıldı tadına. ödeme yaparken ısrarla ödemek istedi. ama müsade etmedim. yinede hoşuma gitti bu hali. yani ne biliim, bayanlar genelde yapmazlar böyle şeyler. ordan çıktık, tekrar cevahir'e kadar yürüdük. o da orda bana tatlı ısmarlamak istedi. hayır demedim. oturduk biyerde, yedik tatlımızı, biraz sohbet ettik. bana kalabalıkları sevmediğini, hatta korktuğunu falan söyledi. o yüzden istanbul'da yaşamasına rağmen taksim'i senede en fazla 5-6 kez görüyormuş. daha buna benzer bi yığın ilginç şey konuştuk. müzik zevklerimiz mesela baya benzermiş. sinema konusundada takip ettiğimiz yönetmenlerin bazıları aynı. ben sohbete dalmışım ama o "gidelimmi, geç oldu" diye uyarınca kalktık. onu evine bıraktım, bende eve geldim ama cidden bitmiştim. acaip yorulmuşum. spora bile gidemedim. bikaç saat sonra onu aradım onunda yorgun olup olmadığını sormak için. ayaklarını hissetmediğini söyledi :) ama teşekkür etti. bende ona teşekkür ettim güzel gün için.
klasik olsun spor olsun biraz bol giyinmeyi seviyorum. rahat hissettiriyor. çok azdır vücudumu saran giysim. ama geçendede dediğim gibi spordan ve yaştan ötürü biraz enine irileştiğim için bazı kıyafetler artık bana hafif dar gibi gelmeye başladı. bu yüzden dün gidip yeni bişeyler aliim diye niyetlenmiştim. o sırada şu mühendis kız aradı. bi planım olup olmadığını sordu. önce yalan söylemek ve onun varsa teklifini duymak geçti aklımdan ama sonra alışveriş yapmayı düşündüğümü söyledim. bi an sustu, hevesini kırdığımı düşünüp hemen lafa girdim. benimle alışverişe gelip gelemeyeceğini sordum. biraz tereddüt etti sanırım ama sonra "olabilir" dedi. ben zaten hazırdım söylediği gibi 15 dk sonra çıktım evden, onu aldım. hava o kadar güzeldiki yolda fikrimizi değiştirdik önce ortaköy'e gitmeye karar verdik. oturduk manzarayı kalabalığı seyrettik, yürüdük biraz orda. sonra cevahir alışveriş merkezine geçtik. geziyoruz mağaza mağaza. neyseki sonunda bişeyler beğendim, üzerimde denedim. o da yakıştı deyince aldım. o da kendine bişeyler aldı. sonra acıkıp acıkmadığını sordum. onada "olabilir" dedi. arabayı orda bırakıp yürüyerek şişli'den taksim'e geçtik. ordanda tüm istiklal'i yürüyerek tünele yakın bi yere götürdüm. farklı yemeklerine bayıldığım bi yere. ona tavsiye ettiğim yemeği denedi, bayıldı tadına. ödeme yaparken ısrarla ödemek istedi. ama müsade etmedim. yinede hoşuma gitti bu hali. yani ne biliim, bayanlar genelde yapmazlar böyle şeyler. ordan çıktık, tekrar cevahir'e kadar yürüdük. o da orda bana tatlı ısmarlamak istedi. hayır demedim. oturduk biyerde, yedik tatlımızı, biraz sohbet ettik. bana kalabalıkları sevmediğini, hatta korktuğunu falan söyledi. o yüzden istanbul'da yaşamasına rağmen taksim'i senede en fazla 5-6 kez görüyormuş. daha buna benzer bi yığın ilginç şey konuştuk. müzik zevklerimiz mesela baya benzermiş. sinema konusundada takip ettiğimiz yönetmenlerin bazıları aynı. ben sohbete dalmışım ama o "gidelimmi, geç oldu" diye uyarınca kalktık. onu evine bıraktım, bende eve geldim ama cidden bitmiştim. acaip yorulmuşum. spora bile gidemedim. bikaç saat sonra onu aradım onunda yorgun olup olmadığını sormak için. ayaklarını hissetmediğini söyledi :) ama teşekkür etti. bende ona teşekkür ettim güzel gün için.
oturayım evimde türkülerimi yakayım şahane şahane ben uzaklardan bakayım.
YanıtlaSil