akşam saat tam 10'da gizemli adam aradı beni. geçenlerde muhabbetin bi yerinde çok merak ettiğim bi sırrını paylaşması karşılığında vermiştim telefon numaramı. ee kapitalist dünya, karşılıksız bişi yok :)
bugün istanbul'a gelmiş, daha önce söylemişti yakında gelicem diye ama birden pat diye arayıp istanbul'dayım deyince bi garip oldum. yakınlarda olduğunu istersem hemen görüşebileceğimizi ve görüşmek istediğini söyledi. ben tabi korktum aslında. blogtan beni takip eden yani hayatımın en özel detaylarını bilen biriyle tanışmayı aklımdan geçirmiyodum çünkü. ısrar etti. bikaç gündür üzerimdeki bulutlarında havasını dağıtabilir diye düşünüp evet dedim. ama bi görseniz evden çıkarken, arabada falan hala geri dönmek ve onu ekmek geçiyor aklımdan. tabi sözde verdim bi kere. dediği yerde duraktan aldım. tabi birbirimizi aslında epey bi tanıyor olsakta konuşamıyoruz ikimizde :) garip bi durummuş gerçekten. bitek görüntümüz yeniydi birbirimiz için. geçtik bi cafeye oturduk. o da yıllardır ilk defa internetten biriyle buluşuyomuş. iki tedirgin adamın sohbeti nasıl olursa öyle bir sohbet oldu aramızda. ikide bir uzun uzun susup masaya ve gözucuylada arada birbirimize bakıp durduk. ee alışmak lazım. toplasan 100 kelime etmemiştir ikimizin ağzından çıkanlar. geçmişini o destan gibi email'inden bildiğim için çokta sorgulayacak bişeyler sormak istemedim. ama doluydu besbelli. epey bi doluydu hemde. hani dokunsan ağlayacak gibi. cesaret edip ilk defa gördüğüm bu adama "paylaşmak istediği bişey olup olmadığını" sordum. sustu biraz, sonra "var" dedi. sonra yine sustu. ben tam lafa girecekken "ama bugün değil" dedi. neden böyle yaptı pek anlam veremedim. bi kere beni tanıyorsa bi daha böyle buluşacak cesareti kendimde bulamayacağımı biliyordu, bi ikincisi cesaretimin karşılığında sessizlik beklemiyordum. yine masaya bakarken "tamam nasıl istersen" diyebildim. sanırım biraz gururuma dokunmuş bu durum, bikaç dakika sonra "kalkalımmı" diye sordum. yüzü düştü birden. çıktık. arabayla aldığım yere bıraktım. yolda tek kelime konuşmadık. sonrada hızla eve geldim. tam ben eve girerken bi mesaj geldi "kırdıysam özür dilerim" diye. aslında ben onu kırmış gibi oldum. hatta teklifini kabul edip tanışmaya gittiğime pişmanım. keşke hep o gizemli adam kalsaydı belki daha iyiydi. ne biliim gecenin başında bi heyecanla dışarı çıkmam ve gecenin böyle bitmesi ikimiz içinde pek iyi olmadı.
foto=flickr,francisco_osorio
bugün istanbul'a gelmiş, daha önce söylemişti yakında gelicem diye ama birden pat diye arayıp istanbul'dayım deyince bi garip oldum. yakınlarda olduğunu istersem hemen görüşebileceğimizi ve görüşmek istediğini söyledi. ben tabi korktum aslında. blogtan beni takip eden yani hayatımın en özel detaylarını bilen biriyle tanışmayı aklımdan geçirmiyodum çünkü. ısrar etti. bikaç gündür üzerimdeki bulutlarında havasını dağıtabilir diye düşünüp evet dedim. ama bi görseniz evden çıkarken, arabada falan hala geri dönmek ve onu ekmek geçiyor aklımdan. tabi sözde verdim bi kere. dediği yerde duraktan aldım. tabi birbirimizi aslında epey bi tanıyor olsakta konuşamıyoruz ikimizde :) garip bi durummuş gerçekten. bitek görüntümüz yeniydi birbirimiz için. geçtik bi cafeye oturduk. o da yıllardır ilk defa internetten biriyle buluşuyomuş. iki tedirgin adamın sohbeti nasıl olursa öyle bir sohbet oldu aramızda. ikide bir uzun uzun susup masaya ve gözucuylada arada birbirimize bakıp durduk. ee alışmak lazım. toplasan 100 kelime etmemiştir ikimizin ağzından çıkanlar. geçmişini o destan gibi email'inden bildiğim için çokta sorgulayacak bişeyler sormak istemedim. ama doluydu besbelli. epey bi doluydu hemde. hani dokunsan ağlayacak gibi. cesaret edip ilk defa gördüğüm bu adama "paylaşmak istediği bişey olup olmadığını" sordum. sustu biraz, sonra "var" dedi. sonra yine sustu. ben tam lafa girecekken "ama bugün değil" dedi. neden böyle yaptı pek anlam veremedim. bi kere beni tanıyorsa bi daha böyle buluşacak cesareti kendimde bulamayacağımı biliyordu, bi ikincisi cesaretimin karşılığında sessizlik beklemiyordum. yine masaya bakarken "tamam nasıl istersen" diyebildim. sanırım biraz gururuma dokunmuş bu durum, bikaç dakika sonra "kalkalımmı" diye sordum. yüzü düştü birden. çıktık. arabayla aldığım yere bıraktım. yolda tek kelime konuşmadık. sonrada hızla eve geldim. tam ben eve girerken bi mesaj geldi "kırdıysam özür dilerim" diye. aslında ben onu kırmış gibi oldum. hatta teklifini kabul edip tanışmaya gittiğime pişmanım. keşke hep o gizemli adam kalsaydı belki daha iyiydi. ne biliim gecenin başında bi heyecanla dışarı çıkmam ve gecenin böyle bitmesi ikimiz içinde pek iyi olmadı.
foto=flickr,francisco_osorio
Cok dogru..
YanıtlaSilyazimi su örnekle tamamlamak istiyorum..
Okudugunuz karekterleriyle özlestiginiz hayalinizde canlandirdiginiz güzel bir romanin
filmini gidip hayal kirikligina ugramaniz gibidir.. Bazi tanismalar..Umdugunuz gibi olmayabilir.. Birakin büyü bozulmasin okuduklarinizla hayal ettiginiz gibi kalsin her sey Gizemli.. Buradan sevgiler..
yani ali hiç mi tv izlemiyosun sen kuzum???
YanıtlaSilöyle her gel diyenle buluşmaya gidilir mi??
hırlısı war hırsızı var.bak münevver örneğine mesela.
allah korusun adam ya manyak bi psikopatsa!!!
yanlış yoldasın bence.
inan şu an seni anlıyorum biseksüel. gençbiranne, eşcinsel yönümüz bizi bunu yapmaya yatkın kılıyor. ben 1 seneye yakın süredir kaybedecek tek şeyim ailemin sevgisi ve birkaç arkadaş diyordum. Segilim oldu kaybedeceğim tek şey o oldu. KAybedecek şeylerimiz o kadar değersiz gözüküyor ki gözümüze bazen yapıveriyorsun. Sonuçları çok önemli olmuyor o an önemli oluyor. Biseksüelin de böyle mi tam bilmem ya benim böyle olmuştu ve oluyor. Özellikle 2 gün önce aileme açıldığımı varsayarsak...
YanıtlaSilcan'dan daha değerli ne olabilir ki hayatta????
YanıtlaSilöle her gel diyenle gitmek çok yanlış bence.sonra cesetleri konteynırlardan çıkıo allah muhafaza.
eşcinsel olanların kaybedecek bişeyi olmuyo mu terapist arkadaşım.çok yanlış bi düşünce bence bu.kendinize haksızlık!!
elbette var hatta çok fazlası var ama o anlar geldiğinde mantık işlemiyo. Çoğunu değersiz görüp atlamak daha iyiymiş gibi geliyo.
YanıtlaSil