16 Mart 2014 Pazar

herşeyin hayırlısı

ilk defa birşeyi aceleyle yazamadığım iyi oldu.

şubat sonu iki gün burada olacaktı bizim italyan. tek geleceğini söyleyince çarşamba günü havaalanında karşıladım. saat geç olduğu için direkt oteline bıraktım. sonraki gün akşam iş yemeği nedeniyle görüşemedik. cuma dönüş bileti alınmıştı çok önceden. öğlen yemekte görüşmek için yakına gittim ama o saatte bile toplantısı devam edince görüşemeden döndüm. olayı ya da daha doğrusu adamı fazla ciddiye aldım diye kendime kızdım, hatta sinirden ağladım. öğlen görüşemeyince beni aradı cuma saat 4 gibi. özür diledi. daha önce yaptığım haftasonunu benimle geçirme teklifinin geçerli olup olmadığını sordu. o sinirli ve sitem etmeye hazır halim bir anda yok oldu. biraz şaşkın biraz gülümseyerek, "tabii ki" diyebildim. tabii telefonda anlaşılmış mıdır bilemedim. birazdan dönüş yapacağını söyleyerek kapattı telefonu. saat 5 civarı tekrar aradı. uçakların cezasını ödeyerek pazar akşamına ötelemiş. sabahtan check-out yapmış ama bavul otelde duruyormuş. onu alıp sonra yanıma geleceğini söyledi. sevinçten halimi görmeliydiniz :) ben de otele geçeceğimi söyledim. heyecanla nasıl çıktıysam ofisten gittiğimde henüz varmamıştı.

neyse geldi, bindi arabaya. önce dışarda yemek ısmarlamayı düşündüm ama sonra kendim birşeyler hazırlarsam daha mutlu olur diye düşündüm. neyse ki dolabı daha iki gün öncesinde doldurmuştum. bi de alışveriş işkencesi yaşatmadım adama :) birlikte yemek yaptık, salataya yardım etti. çalışırken onu izledim biraz. dayanamadım, sarıldım. öptüm kokladım. o sırada biraz yakınlaştık. ama açlık herşeyden güçlü bir his benim için :) yemek sonrası sahile indik. oturup tatlı yedik biryerde. sonra tekrar eve geçtik. sonrası kendiliğinden gelişti. sabaha kadar uyanıktık sanırım :) seks ya da başka şeyler bir yana bunca zaman sonra birine sarılıp uyudum. en güzeli buydu. pazar günü haliyle biraz geç kalktık. kahvaltı falan derken, evden çıkmamız ikiyi buldu. sonrasında birkaç görmesi gereken yeri gösterdim ve derken akşam oldu. arabada öpe koklaya bindirdim uçağa.

içim ezildi o giderken. herşeyden önce çok düzgün bir adamdı karşımdaki. yalansız dolansız, dümdüz bi adam. 

bi hafta hergün nerdeyse hergün konuştuk telefonda. sonra birkaç gün sessizlik oldu. ben aradım, endişelendiğimi, ve özlediğimi söyledim. bi sorun olmadığını söyledi ama ben garip birşeyler olduğunu hissettim. ama üstelemedim. çarşamba günü kendi aradı ve bana eski erkek arkadaşının tekrar hayatına girmeye çalıştığını söyledi. kendi fikrini ve ne hissettiğini sordum, kararsız olduğunu söyledi. bunun manasını pekala anladım. onun vicdan azabı çekmemesi için benim bye demem gerekiyordu sanırım. bye diyemesem de kararı kendisine bıraktığımı söyleyip çok lafı dolandırmadan kapattım telefonu.

herşey o kadar hızlı oldu ki, halime acıma üzülme fırsatım bile olmadı. sadece şaşırdım. bi de yaş ilerledikçe insan taşlaşıyor bu konularda. bende de o oldu. ne mideme kramplar girdi, ne ağladım. sadece kendi adıma öyle birini kaybettiğim için üzüldüm. bi de bol bol "hayırlısı" dedim.