pek iyi geçti diyemem son birkaç gün.
yakışıklının dayısı kaza geçirdi perşembe akşamı. geçirmiş daha doğrusu. benim yanımda iken aradılar ve gelmesini istediler. durumunu sordu, pek iyi bi cevap vermediler sanırım. bana sarılıp ağlamaya başladı birden. birlikte koşarak indik evden, gittik hastaneye.
ben tabii önce uzak durdum. yakışıklı da ağlayan kalabalığın arasına karışınca uzaktan izledim onları. baktım kimse doktora yanaşıp bişey bile sormaya cesaret edemiyorlar. beceriksizlik mi o anın verdiği çaresizlik mi anlamadım. dayanamayıp girdim olayın içine. gide gele hastanedeki iş döngüsünü az buçuk bildiğimden süreci yakından takip edelim istedim. önce minnet rica doktorla görüştük, yapabileceklerimizi öğrendik. bekleyenleri teskin ettik falan. garip, kendi ailem gibi hissettim o an. ağlayanların acısını içimde hissettim. bi ara dışarı çıkardım yakışıklıyı, sarıldım sıkıca. hiç kimseden korkmadan, utanmadan.
sabaha doğru çıktık hastaneden, onu eve bıraktım ben de bikaç saat uyuyup işe geçtim. sonraki gün de gittim hastaneye, durumu daha iyi diye daha erken alıp getirebildim eve. benim eve bu defa. sarılıp uyuduk, sabah uyanınca kahvaltı bile yapmadan gidelim dedi. gittik, neyseki çok daha iyiydi hasta.
bugünde taburcu ettiler adamı. yakışıklının sonunda yüzü güldü. benim de tabii.
bi de zor anlarda yanyana olmanın ne kadar güzel bişey olduğunu öğrendik.