aslında bi daha yazmam diye düşünmüştüm. bir veda yazısı bile yazmayacaktım. moralim bozuktu, çok yalnız hissediyordum, üzgündüm vesaire.
uzaklaştım biraz buralardan. uzun bir iş seyahati oldu. sanırım son 3 yıldır yaşadığım en uzun seyahatti. farklı geçti bu defa. epey bi kısmında yalnızdım. yani işyerinden birileri yoktu yanımda. haftasonları gezdim bol bol. hatta arkadaşlar bile edindim. onu ayrıca anlatırım.
dün çok farklı bir gündü, daha doğrusu akşamdı. bizim ekipten benim gibi bekar olan dostum aradı. "özledim, görüşelim" dedi. tabi böyle içten ve samimi sözler herkes gibi benim de ruhumu okşuyor. mesaiye kalacaktım, iptal ettim. hatta erkenden geldim bişeyler hazırlarım diye. geldi, hoş beş yemek derken. sohbet ettik uzun uzun. dertleştik anlatabildiğim ölçüde. muhabbetin gidişatı, yılların verdiği arkadaşlık. garip bi ortam oldu. sanki bişeyler söylememi bekler gibi bir hale girdi. "evet, camı ben kırdım" demek zorunda kalan bir çocuk gibi hissettim bi ara. sonuçta birbirimizin hayatındaki biçok şeyi biliyoruz yıllardır. ama o bişeylerin eksik kaldığının farkında. bunu da bikaç kez net ifade etmişti.
dün akşam farklıydı bu yüzden. belki yaşadığım ayrılık, uzun süren iş seyahati falan da beni böyle bir moda soktu. "nasıl söylenir bilmiyorum" diye mırıldandım. "evet, dinliyorum" dedi. bikaç giriş cümlesi daha kurmaya çalıştım ama saçmalıyordum resmen. o an gözgöze geldik, sarılıp ağlayacak gibi oldum. o garip histen de cesaretlenerek pat diye "ben biseksüelim" dedim. gözleri irileşti önce sonra normale döndü. bakamadım zaten, tepkisini anlamak için bakıyordum gizliden. elini omzuma koydu. biraz öyle sessiz durduk. "tahmin ediyordum" dedi. böyle demesine şaşırdım biraz. soramadım sebebini hatta utandım. sustuk öyle. belki bi onbeş dakika öyle kaldık. yine o girdi lafa. "bana bu konuda güvendiğin için teşekkür ederim" dedi. zaten dolmuştum ben o ana kadar. kendimi tutamayıp sarılıp ağladım."üzülecek bir durum yok, sakin ol" dedi. sorgulamadı hiçbirşeyi, yorum da yapmadı. biraz daha durduktan sonra müsaade istedi. çıkarken "için rahat olsun, bu aramızda kalır" dedi. "biliyorum" dedim. bi daha sarıldık. sonra gitti. tabii ben uyumadım gece üçe kadar. yatakta bi o yana bi bu yana. pişmanlık değil ama hani doğru mu yaptım yanlış mı yaptım diye düşündüm.
bugün aramadık birbirimizi. muhtemelen benim rahatsız olmamdan çekindi. aslında ben hala biraz utanıyorum. hani kendinden utanır mı insan. utanabiliyormuş. yanlış bi his belki, ama bi süre böyle olacak sanki. sonrasını bilmiyorum.
bu arada istanbul'u çooook özlemişim. haftasonu da bursa yapmam lazım. annemi babamı kardeşlerimi de çok özledim.