24 Temmuz 2012 Salı

oruç deneme 1 2

yine uzattım arayı. acil bi seyahat etmem gerekti. işle ilgili. yorucuydu ama döndüm haftasonunda. onun dışında değişen birşey yok hayatımda. itiraf sonrası dostumla da muhabbetim de azalma ya da bozulma olmadı. bu anlamda da rahatladım. iyi gidiyor hayat şimdilik.

bugün oruç tutmayı deneyeceğim. kalkıp hafif bişeyler yedim. bol bol su ve çay içtim :) sanırım en çok buna ihtiyacım olacak. 

bi de annemin yeni bir atağı var şu ara. bi kız bulmuş. bilmem kimin nesiymiş. facebook'tan zorla bi kıza baktırdı bana :) beğendiysen gel görüş tanış diyor. yorum yapmadım. "yoğunum şu ara, bakarız" diye geçiştirdim. güzel düzgün bi kız görebildiğim tek resimden anladığım kadarıyla. ama ben böyle tanışların içinde olduğu, bi buluşmanın bile evlilik detaylarına dönüşebildiği bir buluşmaya cesaret edemem şu ara. istanbul ve ben, iyiyiz şimdilik.

10 Temmuz 2012 Salı

yeni arkadaşlarım

geçen anlatacaktım yarım kaldı. şu iş seyahatimde tanıştığım arkadaşlardan bahsedecektim.

sıkış tıkış bir arjantin restoranında tek başıma yemek yerken yanıbaşımda türkiye'den bahseden 4 kişilik bir grup vardı. kötü şeyler söylemiyorlardı, zaten biri kalkan'dan yeni gelmişmiş. tutamayıp, "i am turk" diye selamladım. önce gülüştük. sonra kısa konuştuk. ikisi sevgili idi. ingiliz onlar. diğer çocuk italyan, diğer kız da japon'du. ne ekip ama :) yemekten sonra bi yere gidiyorlardı davet ettiler. takıldım onlara. ne cesaret benimkisi de. enazından benim gibi biri için cesaret. muhabbetleri çok güzeldi. daha sonra da 2 kez biraraya geldik. hatta biri ev aile ortamıydı. sicilyadan çok uzakta bir italyan aile ortamı. kendimi ilk defa bu kadar rahat hissettim henüz tanımadığım insanların yanında.

benim için istisnai bi durum oldu ama güzeldi. buraya davet ettim hepsini. mutlaka geleceklerini söylediler. facebook arkadaşı da olmuştuk orada iken. ben girmemiştim bi süredir resimleri tag'lemişler, olay olmuş. arkadaşlar "ne iş" diye sordular :) 

özetle şu: samimiyetin milleti yok :)

6 Temmuz 2012 Cuma

itiraf sonrası

demin yorumları okuyunca cesaretlenip aradım dostumu. nasıl olduğunu sordum. iyi olduğunu söyledi ve asıl benim nasıl olduğumu sordu. "bilmem" dedim. istersem görüşmek istediğini söyledi. haftasonu bursa'da olacağımı ama pazar akşam dönmüş olacağımı ve görüşebileceğimizi söyledim. ekstra bişey çıkmazsa buluşacağız bakalım. 

onun dışında iyiydi son iki gün. bu akşam da çıkışta arkadaşlarla yemek yedik bir yerlerde. yemek kötüydü ama sohbet güzeldi. yurtdışından konu açılınca yemekteki bir arkadaşın yurtdışı anılarını dinledik, gülmekten gözlerimiz yaşardı. şimdi bile aklıma geldikçe gülüyorum. :))

3 Temmuz 2012 Salı

itiraf

aslında bi daha yazmam diye düşünmüştüm. bir veda yazısı bile yazmayacaktım. moralim bozuktu, çok yalnız hissediyordum, üzgündüm vesaire.

uzaklaştım biraz buralardan. uzun bir iş seyahati oldu. sanırım son 3 yıldır yaşadığım en uzun seyahatti. farklı geçti bu defa. epey bi kısmında yalnızdım. yani işyerinden birileri yoktu yanımda. haftasonları gezdim bol bol. hatta arkadaşlar bile edindim. onu ayrıca anlatırım.

dün çok farklı bir gündü, daha doğrusu akşamdı. bizim ekipten benim gibi bekar olan dostum aradı. "özledim, görüşelim" dedi. tabi böyle içten ve samimi sözler herkes gibi benim de ruhumu okşuyor. mesaiye kalacaktım, iptal ettim. hatta erkenden geldim bişeyler hazırlarım diye. geldi, hoş beş yemek derken. sohbet ettik uzun uzun. dertleştik anlatabildiğim ölçüde. muhabbetin gidişatı, yılların verdiği arkadaşlık. garip bi ortam oldu. sanki bişeyler söylememi bekler gibi bir hale girdi. "evet, camı ben kırdım" demek zorunda kalan bir çocuk gibi hissettim bi ara. sonuçta birbirimizin hayatındaki biçok şeyi biliyoruz yıllardır. ama o bişeylerin eksik kaldığının farkında. bunu da bikaç kez net ifade etmişti. 

dün akşam farklıydı bu yüzden. belki yaşadığım ayrılık, uzun süren iş seyahati falan da beni böyle bir moda soktu. "nasıl söylenir bilmiyorum" diye mırıldandım. "evet, dinliyorum" dedi. bikaç giriş cümlesi daha kurmaya çalıştım ama saçmalıyordum resmen. o an gözgöze geldik, sarılıp ağlayacak gibi oldum. o garip histen de cesaretlenerek pat diye "ben biseksüelim" dedim. gözleri irileşti önce sonra normale döndü. bakamadım zaten, tepkisini anlamak için bakıyordum gizliden. elini omzuma koydu. biraz öyle sessiz durduk. "tahmin ediyordum" dedi. böyle demesine şaşırdım biraz. soramadım sebebini hatta utandım. sustuk öyle. belki bi onbeş dakika öyle kaldık. yine o girdi lafa. "bana bu konuda güvendiğin için teşekkür ederim" dedi. zaten dolmuştum ben o ana kadar. kendimi tutamayıp sarılıp ağladım."üzülecek bir durum yok, sakin ol" dedi. sorgulamadı hiçbirşeyi, yorum da yapmadı. biraz daha durduktan sonra müsaade istedi. çıkarken "için rahat olsun, bu aramızda kalır" dedi. "biliyorum" dedim. bi daha sarıldık. sonra gitti. tabii ben uyumadım gece üçe kadar. yatakta bi o yana bi bu yana. pişmanlık değil ama hani doğru mu yaptım yanlış mı yaptım diye düşündüm.

bugün aramadık birbirimizi. muhtemelen benim rahatsız olmamdan çekindi. aslında ben hala biraz utanıyorum. hani kendinden utanır mı insan. utanabiliyormuş. yanlış bi his belki, ama bi süre böyle olacak sanki. sonrasını bilmiyorum.

bu arada istanbul'u çooook özlemişim. haftasonu da bursa yapmam lazım. annemi babamı kardeşlerimi de çok özledim.