buluştuk.
dün akşam.
aslında çarşamba gece gelmiştim bursa'dan. perşembe akşamı için cesaret edemedim. cuma saat 10 gibi o aradı. "geldin mi" dedi, "evet" dedim. "aramadın" dedi soruyla karışık. cevap veremedim. sonra "görüşmek istemiyorsan söyleyebilirsin" dedi, "hayır hayır" dedim. cuma akşam için sözleştik. gergindim, haklı olarak kızgın bi de. niyetim yemek yemek ve konuşmak istediği ne ise konuşmak ve kalan huzurumu da bozdurmadan evime dönmekti. tabii aklımda herşeyin değişmesi ve eski rayına gireceği ihtimali de yok değildi.
öyle olmadı. yemek yedik önce. aşık olduğum hala sevdiğim adam karşımda duruyordu. günlerce yüzüne sesine beni hasret etmişti bilmediğim bir yada biçok sebep için. bi tarafım onca insan arasında sarıl diyordu, bi yanım suratının ortasına kocaman bi yumruk at.
"üzdüm seni, biliyorum" diye girdi lafa. "evet, hem de çoook" dedim biraz sinirle. kendini haklı çıkaracak bişeyler anlatmaya başladı. dayanamayıp araya girdim, "beni neden yeniden görmek istedin?" dedim. "özledim" dedi. "peki neden" dedim, cevap vermedi. işte o an hislerime engel olamadım. ısrar ettim 2-3 kez, sonra da yumruklarımı gögsüme vurup gömleğimi çektim yırtacak gibi. "içim yanıyor içim, ne olur söyle artık. bari niye bittiğini bileyim" dedim. kalabalığın ortasında ellerimi bile titreten bi sinir krizinin sonunda anlattı.
o kız. eski kız arkadaşı, evliliğin eşiğinden döndüğü kız. sebep o mu diye sormuştum üstelik ama bana "hayır" demişti.
"bu defa yalansız anlat" dedim itirafı öncesi. kızla bi süredir görüşüyorlarmış arkadaş??? olarak. uzunca bi süredir. hatta kafasını karıştıracak kadar uzunca bi süredir. bana konuyu açacak ortam kollamış ama ne zaman açıklamak istese onu sevdiğimi söyleyip yada sarılıp lafı ağzına tıkamışım. aralarda açılan evlilik konuları da bu duruma zemin hazırlamak içinmiş. bencilce de olsa daha az acıtır diye bi süre sessiz kalma ve birbirimizden soğuma gibi salak-saçma bi yolu seçmiş ama öyle olmadığını ikimizde biliyoruz. kendini haklı çıkaracak bi yığın şey sıraladı. benim sabırsız davranıp ona düşünme süresi vermek yerine bitirmek istememe kadar. kızla yakınlaştıktan sonra bana olan sevgisini bikez daha anlayıp çok pişman olmasına kadar. hatta kızla da bayramda ciddi bi tartışma yaşamışlar ve konuşmuyorlarmış anladığım kadarıyla. eee tabii yedekte ben varımdır hep.
aklım almadı bunca şeyi bu kadar rahat anlatmasına. "ben sana aşığım" dedim sinirle, "bunu hakedecek ne yanlış yaptım ki sana?" diye sordum, yan masadaki kadın bile duydu garip garip baktı ama yakışıklı bi cevap vermedi. sonra tekrar anlattı beni sevdiğini, yaptığının hata olduğunu, evlense bile dost olmamız gerektiğini falan. daha fazla dinleyemedim zaten, hesabı bile ödemeden kalktım masadan. "bi daha arama beni" dedim.
sinirden kafayı yemek üzereydim. hani ağlasam rahatlayacaktım ama yapamadım onu da.
eve de gelmek istemedim. evi yakın dostumu aradım, "vaktin varsa bişeyler içelim mi?" dedim "hemen" dedi eşini ekmek pahasına. bizim ekibin takıldığı yere geçtik. biraz sohbet ettik, yarım yamalak birine aşık olduğumu ve başkası için terkettiğini söyleyebildim. sarhoş olana kadar tabii. sonra konuşmadım sanırım. en son ona sarıldığımı ve ağladığımı hatırlıyorum. rezil bi görüntü belki ama o an bunu yapamazsam hep öyle kalacağımdan korktum. muhtemelen şuanda da sarhoş ve bunları yazamayacak durumda olurdum. ama gayet iyiyim, üzgün olsam da.
kabul ettim biraz da kaderimin aynı şeyi yaşatmasını. 3. kez terkedildim. sebebinin ne olduğunun önemi yok aslında. bi kadın iki adam aynı şeyi yaptılar bana. üçü de bencildi, üçü de bana karşı acımasız. üçünü de çok sevdim. üstelik yakışıklıyı hala seviyorum elimde olmadan. ama ben yalan yanlış şeylerden uzak kalmak istiyorum. artık başlayıp biten şeylerin içinde bulunmak istemiyorum. benim yalnızlığım bile daha az acıtıyor canımı. o yüzden kabul ettim yalnızlığı bugün bikez daha ve bunu sizle paylaşmak istedim.