22 Eylül 2013 Pazar

evlen baskısı

kuzenim evleniyor. daha 24 yaşında bile değil. benden 10 yaş küçük birinin evlenmesinin annemde ciddi rahatsızlık yaratmış olacak ki, çılgınca söylenip duruyor. babam da yıllardan sonra ilk kez "evlensen sen de artık" dedi. keşke önce kendimi sonra da onu mutlu edebilsem. sevdiğim evlenmeyi düşündüğüm biri var diyebilsem. 

ama bu o kadar zor ki. hele belirli bir yaştan sonra çok çok daha zor. ne sen "tamam bu" diyebiliyorsun, ne de insanlar senin hakkında eskisi kadar anlayışlı. en ufak bir tereddütte başlamadan biten ilişkilerden öteye geçmiyor teşebbüslerim. 

evliliği geçtim, tamamen aklımı ruhumu adayabileceğim birinin (kadın ya da erkek) hayatımda olmaması daha acı. bi de artık tarih tekerrür ediyor sanırım. durup durup başa dönüyorum sanki. belki aylar önce biraz cesur olup çekip gitmeliydim buralardan. çok uzaklara. bişeylerin değişeceğine emindim. iyi ya da kötü, bişekilde değişecekti hayatım. kalıp mevcut düzeni korumak istediğim için devam ediyor hep bunlar. iyi bi değişim olmasını beklemek de çözüm değil. bişeyin olduğu yok. yaşlanmam ve saçlarımın giderek beyazlaşması dışında değişen bir şey yok. belki fiziksel olarak görüntümden pek bişey kaybetmiyorum ama içimde bişeylerin azaldığını hissediyorum.

ne yapacağını bilmemek hepsinden kötü.

15 Eylül 2013 Pazar

yalnızca sitem

hani çok düşünmeyeyim diyorum ama bazen anılar esir alıyor insanı. gidenlerin ardından sitem ediyorum. şöyle yapmasaydım, böyle olurdu. şöyle demeseydi, şöyle olurdu. sussaydım olurdu. konuşsaydım olurdu. kalsaydı olurdu, gitmeseydi olurdu. sabretseydik olurdu falan filan.

boş düşünceler, boş laflar.

sanırım kendimi kıymetsiz hissetmek biraz koyuyor artık. zar zor biten şeylerin ardından herkesin bir düzen kurması ve bi daha hatırlamak istememesi ağrıma gidiyor biraz. gerçi tersi durum -yani hayatlarını düzene koymuş iken hala benle iletişimde kalmak istemeleri- beni daha çok rahatsız etse de azıcık ilgiyi hakettiğimi düşünüyorum. evimi, yatağımı, aklımı, kalbimi açtığım insanlar için bu düşündüklerim.

günü yaşamak noktasında da sıkıntılarım var. kimseyi hayatıma alamıyorum. denedim aslında, ama olmuyor. hele ki ucunda evlilik varsa kafa da evren de çok başka çalışıyor. 

şimdi kapatayım beynin fişini azıcık. kalan güzel günü değerlendirmek lazım. teknolojik ihtiyaçlar için alışveriş yapılacak daha :) bu konuda uzman bir arkadaş aranacak, yardım istenecek. öyle böyle geçecek zaman.

5 Eylül 2013 Perşembe

kedi

hayat b.k gibi bu ara.

heryerden yükselen savaş çığlıkları, yok yere ölen insanlar, kadınlar, çocuklar, gezi olayları sonrası çevremde (özellikle facebook ve diğer sosyal medyada) gördüğüm ayrışmalar falan.

hani kendimi düşünecek vaktim bile olmuyor. "böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum" diyen tipler var ya, onlar gibiyim bu ara. böyle bir dünyada sevmek, aşık olmak hatta mutlu olmak bile istemiyorum. böyle suratsız ama bi o kadar da tepkisiz iran kedileri gibiyim :)

aslında bi yanım da bişeyler olsun bi mucize olsun diye bekliyor sanki. ama çok da önemsemiyorum bu hissi. yoksa umutlanırım. umut olunca benim başıma gelenler malum.

böyle iyi, suratsız ve tepkisiz kedi modu.

sahi kedi mi alsam eve :) kardeş kardeş somurturuz :)



foto= fineartamerica, hulya ozkok

2 Eylül 2013 Pazartesi

selam yeniden

blogu neden tekrar açtım. niye yazıyorum bilmiyorum.

sanırım yalnızlıktan.
sıkılmaktan belki de.

herneyse.
selam herkese.