16 Kasım 2013 Cumartesi

şerefsizlik

bugün dolandırıldım. meblağ ufak ama durum sinir bozucu. koca insanlar ne ilginç kazanç kapıları edinmişler, tahmin bile edemezsiniz. bi de bunu alıp kaçarak yapmıyorlar. bildiğiniz işyeri açmış, orada yapıyorlar. 

başka biri de aldığım bir ürün için faturayı eksik kesti. sonra farkedip aradım. "3000 yerine 1900 yazıyor" dedim ama adam pişkin pişkin "faturayı kullanacağınızı söyleseniz biz doğrusunu yazardık ama fark oluşurdu, onu da alırdık" dedi. şaka gibi insanlar. "vergi kaçırdım" demiyor, üste çıkmak için de tam fiyat fatura için ekstra para istiyor. bu insanların kontrolsüz yaşadıklarına emin oldum. esnaf odaları, başka kuruluşların hiçbir düzenlemesi denetimi yok. şaştım kaldım.

yine biz eğitimliyizi, bilmeyen anlamayan insanlara neler yapıyorlardır kimbilir.
neyse, bu kadar şerefsiz arasında yaşadığımıza şükretmemiz gerekirken ben neler diyorum ki.

10 Kasım 2013 Pazar

herşey yolunda


güzelleşiyor hayat yeniden ama yavaş yavaş.

spor tekrar fazlasıyla hayatımın içinde. bu biçok açıdan beni mutlu ediyor. fiziksel olarak da toparlıyorum. fazla kilolar gitti gidiyor. 

iş konusunda da bi ferahlama oldu. daha doğrusu deli yoğunluktan sıyırdım kendimi biraz. 

bir üniversitede küçük bir ders olayım da var. öğrencilerle vakit geçirmek de ayrı bir heyecan.

gönül işleri konusunda net bişey diyemiyorum ama hoşlandığım biri var gibi. şimdilik tek taraflı. tek sıkıntı olacak şey yaş farkı. kız benden 10 yaş kadar küçük :(

öyle işte. bunlar dışında pek birşey yok hayatımda. aile ve arkadaşlar var tabii. şuan mesela ailemin yanındayım. anne kahvaltı hazırlıyor. öğle civarı da yola çıkacağım. 

umarım herkesin hayatında herşey yolundadır.
sevgiler.............

foto: incognitusscriptor.com

30 Ekim 2013 Çarşamba

tylolhot

hasta olmamak için kendimi zor tutuyordum ki, başardım dün.
tüm gün piknik alanında mangalı hazırla, çocuklarla oyna, şunu yap, bunu yap derken soğuğu kaptım. sabahın 6sında kalkmış, tylolhot içiyorum tüm gün uyurgezer dolanmak için. üstelik bugün de çok yoğun geçecekken.

sakal bıraktım bu arada. bildiğin süleyman sakalı oldu :) yakışmış diyolar. biraz üşengeçlik biraz da nasıl görünür merakımdan dolayı uzadı. zamanında bu hevesle saç da uzatmıştım. zamanında dediğim üniversitede. vücuduma zarar vermediğim detaylarla oynamak güzel aslında. saç sakal gibi. ama mesela piercing ya da dövme bana çok sıcak gelmez. özellikle dövme. sanki yaptırdığımın ertesi hemen pişman olurum gibi geliyor.
ama karşı tarafta dövme görmek güzel olabiliyor. yakışıklının vardı mesela kocaman bi dövmesi. omuzlarına kadar çıkan. yine de ben sadelikten yanayım :)

konu kaydı. şu zıkkım da soğudu. içeyim de uyuyayım az daha.
sevgiler herkese.

ha bu arada cumhuriyetimizin 90. yılı tekrar kutlu olsun.

15 Ekim 2013 Salı

et vs. şeker


nedenini bilmiyorum ama kurban bayramını daha çok seviyorum sanırım. daha uzun. daha çok yardımlaşma hissi olan bi bayram diye belki de. bi de istemediğim kadar et yiyebildiğim içindir :)

bizim kurbanlık kesilmek üzere bizi bekler. çıkalım yavaştan.

herkese iyi bayramlar

22 Eylül 2013 Pazar

evlen baskısı

kuzenim evleniyor. daha 24 yaşında bile değil. benden 10 yaş küçük birinin evlenmesinin annemde ciddi rahatsızlık yaratmış olacak ki, çılgınca söylenip duruyor. babam da yıllardan sonra ilk kez "evlensen sen de artık" dedi. keşke önce kendimi sonra da onu mutlu edebilsem. sevdiğim evlenmeyi düşündüğüm biri var diyebilsem. 

ama bu o kadar zor ki. hele belirli bir yaştan sonra çok çok daha zor. ne sen "tamam bu" diyebiliyorsun, ne de insanlar senin hakkında eskisi kadar anlayışlı. en ufak bir tereddütte başlamadan biten ilişkilerden öteye geçmiyor teşebbüslerim. 

evliliği geçtim, tamamen aklımı ruhumu adayabileceğim birinin (kadın ya da erkek) hayatımda olmaması daha acı. bi de artık tarih tekerrür ediyor sanırım. durup durup başa dönüyorum sanki. belki aylar önce biraz cesur olup çekip gitmeliydim buralardan. çok uzaklara. bişeylerin değişeceğine emindim. iyi ya da kötü, bişekilde değişecekti hayatım. kalıp mevcut düzeni korumak istediğim için devam ediyor hep bunlar. iyi bi değişim olmasını beklemek de çözüm değil. bişeyin olduğu yok. yaşlanmam ve saçlarımın giderek beyazlaşması dışında değişen bir şey yok. belki fiziksel olarak görüntümden pek bişey kaybetmiyorum ama içimde bişeylerin azaldığını hissediyorum.

ne yapacağını bilmemek hepsinden kötü.

15 Eylül 2013 Pazar

yalnızca sitem

hani çok düşünmeyeyim diyorum ama bazen anılar esir alıyor insanı. gidenlerin ardından sitem ediyorum. şöyle yapmasaydım, böyle olurdu. şöyle demeseydi, şöyle olurdu. sussaydım olurdu. konuşsaydım olurdu. kalsaydı olurdu, gitmeseydi olurdu. sabretseydik olurdu falan filan.

boş düşünceler, boş laflar.

sanırım kendimi kıymetsiz hissetmek biraz koyuyor artık. zar zor biten şeylerin ardından herkesin bir düzen kurması ve bi daha hatırlamak istememesi ağrıma gidiyor biraz. gerçi tersi durum -yani hayatlarını düzene koymuş iken hala benle iletişimde kalmak istemeleri- beni daha çok rahatsız etse de azıcık ilgiyi hakettiğimi düşünüyorum. evimi, yatağımı, aklımı, kalbimi açtığım insanlar için bu düşündüklerim.

günü yaşamak noktasında da sıkıntılarım var. kimseyi hayatıma alamıyorum. denedim aslında, ama olmuyor. hele ki ucunda evlilik varsa kafa da evren de çok başka çalışıyor. 

şimdi kapatayım beynin fişini azıcık. kalan güzel günü değerlendirmek lazım. teknolojik ihtiyaçlar için alışveriş yapılacak daha :) bu konuda uzman bir arkadaş aranacak, yardım istenecek. öyle böyle geçecek zaman.

5 Eylül 2013 Perşembe

kedi

hayat b.k gibi bu ara.

heryerden yükselen savaş çığlıkları, yok yere ölen insanlar, kadınlar, çocuklar, gezi olayları sonrası çevremde (özellikle facebook ve diğer sosyal medyada) gördüğüm ayrışmalar falan.

hani kendimi düşünecek vaktim bile olmuyor. "böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum" diyen tipler var ya, onlar gibiyim bu ara. böyle bir dünyada sevmek, aşık olmak hatta mutlu olmak bile istemiyorum. böyle suratsız ama bi o kadar da tepkisiz iran kedileri gibiyim :)

aslında bi yanım da bişeyler olsun bi mucize olsun diye bekliyor sanki. ama çok da önemsemiyorum bu hissi. yoksa umutlanırım. umut olunca benim başıma gelenler malum.

böyle iyi, suratsız ve tepkisiz kedi modu.

sahi kedi mi alsam eve :) kardeş kardeş somurturuz :)



foto= fineartamerica, hulya ozkok

2 Eylül 2013 Pazartesi

selam yeniden

blogu neden tekrar açtım. niye yazıyorum bilmiyorum.

sanırım yalnızlıktan.
sıkılmaktan belki de.

herneyse.
selam herkese.

2 Mayıs 2013 Perşembe

veda

Selamlar herkese dünyanın diğer ucundan. 

Bir yığın şey oldu yine. Anlat anlat bitmez.  Şunu fark ettim ki her olup biten yazma isteği mi biraz daha azaltıyor. Bundan kaçış yok sanırım. 

Uzatmaya da gerek yok. Yazmayı tamamen bırakıyorum. Hem yazmayı hem de sesini duyanları özleyeceğimi biliyorum. İletişim halinde kalmak istediğim kişiler olsa da mail adresimi aleni paylaşmak istemediğimden onlarla da iletişimim kesilecek.  En çok buna üzülüyorum. 

Kusurum olduysa bağışlayın.  Sevgiyle kalın. Huzurlu ve mutlu olun hep..........


16 Nisan 2013 Salı

hasta düştüm

dün kötü bir gündü. gün içinde de rahatsızdım ama akşam çıkış saatine doğru daha kötü oldum. kendimi eve zor attım. bi titreme bi halsizlik. yatağa girdim hemen, üşümeyeyim diye kat kat üstümü örttüm. arada kalkıp bişeyler yedim ama hemen sonra bir daha uzandım. hemen uyusam da aralarda kan ter içinde baş ağrısıyla uyandım. ilaçlar iyi geldi ki; sabah ateşim biraz düşmüş halde uyandım. işe gidip gitmemekte kararsızdım. son anda çıktım evden. iyi ki de çıkmışım. ayakta olunca kendime geldim. şuan itibariyle oldukça iyiyim. 

eve dönerken saçlarımı da kestirdim kısacık. resmen hafifledim. eve getirdiğim raporları okuyacağım daha. geceyi bulur. yine seyahat öncesi iş yoğunluğu süreci yaşıyorum. neyse ki bu defa mümkün bi plan yaptım kendime ve çok fazla kasmıyorum. yine de temkinliyim, evde hallediyorum bir kısmını.

15 Nisan 2013 Pazartesi

evlenmek lazım

insan kendi kaderini çizemiyor sanırım.
kafamda olmasını istediklerimle olanlar yine çok başka.

evlenmek istiyorum, söylemiştim. aklımdaki tek aday da ofisteki genç kız. kızı görünce kalbim yerinden fırlıyor ama uzakken günde bir iki kez dışında aklıma gelmiyor. ne hissettiğimi ben de anlamadım aslında. diğer taraftan sanal ortamda yazıştığım arkadaş. garip bi çekim yarattı üzerimde. etkileniyorum ve bunu gizleyemiyorum. çünkü o da benden etkilenmiş durumda. onu kırmadan dizginlemeye çalıştıkça sanki ben de onun heyecanına kapılıyorum biraz.

çözemedim ruhumun kalbimin kimyasını. bu adam kimi niye sever, aynı anda kaç şey gezer aklında, kaç kişi için heyecanlanır kalbi. hani herşey olacağına varıyor olmasa oturur bunu kendimi tanımak için çabalardım ama çok da kasmaya gerek yok. ne demiştik, herşey olacağına varıyor :)

bu arada akşam bir düğüne gittim. haberim yoktu, apar topar oldu. düğün de oturtulduğum masada çılgın bir teyze vardı :) kadının yapmadığı şebeklik kalmadı. düğünün sonuna doğru "evlen de senin düğününde oynayayım" demez mi herkesin içinde. ondan sonrası şu kız nasıl, bu kız nasıl. gelinin kızkardeşi de bekarmış falan filan. herkes birşeyler dedi. kabus gibi anlar yani :)

ben iyisi mi biran evvel evleneyim de kurtulayım bu muhabbetlerden :)

9 Nisan 2013 Salı

mektup

affetmekten başka yol yok ki
kin nefret intikam çok ağır hisler
karşıya zarar vermese bile kişinin yani taşıyanın ruhuna çok zarar veriyor.

ben aslında insanları kendime halatlarla bağlarım, ayrılık sonrası bile bir ip mutlaka kalır aramızda.
niyeyse bırakamam tamamen.
bunu onlar bilmez, hissettirmem.
sadece gözlemek isterim benden sonrasını.
merak ederim.
bu hem sevindirir hem üzer beni.
ama hiçbir şekilde bitmiş birinin hayatına girmek çabam olmaz.
dengelerini bozmam.

bitti demek çok önemli bir adım bana göre.
bunun geri dönüşü yok kafamda.
hiçbir yemin hiçbir söz bir daha bunu geri döndüremez.

evet önce de dediğim gibi ben umutluyum.
evlenmek baba olmak istiyorum hiç istemediğim kadar.
bu konuda irademe aklıma da itimat ediyorum.

senin de umudunu görüyorum.
pes etmek etmemek değil mesele.
unutmak unutulmak da değil.
acı da gurur da konu değil.
mesele mutluluk ve huzur
hem.yalnızken hem onunla iken
o kimse artık
ve neredeyse

sevgiler
....

3 Nisan 2013 Çarşamba

gel sevdiğim

otel odaları içimi karartıyor. evde aklıma gelmeyen ya da getirmediğim ne varsa aklıma geliyor.

uyku tutmadı. üstelik yarın yoğun geçecek ve dinç olmam lazımken.

şarkı da pek dertli benim gibi, eşlik etmemek elde değil.



gel mehtabım, gel sevdiğim, gel yine
hasret kaldım gözlerinin rengine... aaaaahhhh. aahh

31 Mart 2013 Pazar

anonim

sanal gerçekliği kendi hayatımın gerçekleri ile birleştirmekte zorlanıyorum. aslında zorlandığım konu anonim kalabilmek. biseksuel nicki ile blog yazmaya başladığım zaman amacım bu kadarı değildi. içimdeki bazı şeyleri yazacak, şanslıysam benim gibi insanlara denk gelip onların hikayesini dinleyecektim.ama herşey sanal kalacaktı.

çok da böyle gelişmedi olaylar, onlarca harika insan tanıdım, onların hayatlarını üztülerini sevinçlerini merak eder oldum.birçok samimi tanışma teklifini reddettim.bu onlardan çok benim canımı sıktı. gerçek hayatta belki hiç denk gelemeyeceğim ama hayatımdaki birçok insandan daha fazla konuşacağımız şey olan insanları hayatıma almamak üzdü haliyle.

tek tesellim kimsenin hayatında bir bir etkim olmayışı idi. anonim olmak ve anonim kalmaktı.fakat şimdi durum biraz farklı. sanal arkadaşım ile oluşan etkileşim beni de onu da çepeçevre sardı. birkaç gündür iletişim sıfır noktasına inince onu özlediğmi farkettim. hala birini çok severken ve farklı bir dönemden geçiyorken kafamın bulanması karışması normal belki ama heran herşeye evet diyebilecekmiş gibi olmak korkutuyor beni. hatta geçen gün yurtdışı tatil teklifine evet diyecek gibi oldum bile. hayatımda çok az kez böyle irade sorunu yaşadım.

ne yapacağımı daha doğrusu neler olacağını bilmiyorum. aklım evlenip nasipse baba olup sakin bir hayatı isterken bu olanlar beni düşündürüyor.

biraz oluruna bırakmak lazım sanırım. öyle yapıyorum aslında farkında olmadan.

27 Mart 2013 Çarşamba

devam


hayat son bir haftada çok farklı geçti benim için.
uykusuz, yorucu ve biraz da ilginç. netten biriyle tanıştım. bi erkek. konuştuk uzun uzun yani daha doğrusu yazıştık. bana hayatını açtı. yaşadığı acıları, sevinçleri, tereddütlerini........ fotoğraflarını. etkilendim haliyle. ama tepkisiz ve anonim kalmaya çalıştım yine de. kimsenin dengesini bozmak istemem sonuçta. hele ki hayatı ile ilgili önemli kararlar almaya çalışırken. umarım herşey onun için güzel olur tez zamanda. şuan için elimden gelen tek şey bu, dua etmek.

bunun dışında da pek bişey olmadı. işe git gel. haa bursa'ya geçmiştim haftasonu. annem beni tek yakaladı. kız konularını açtı açtı kapadı. şu da varmış, bu da varmış. sıkıldım övgülerinden "tamam, hepsiyle de görüşeyim" dedim. facebook ilk izlenim ortamı anneme göre. ismini söylediği herkesi facebook'da bulabileceğimi düşünüyor. fakat yanıldığını aynı isimde resimli resimsiz yüzlerce kişi görünce anladı.

bi de şu işyerindeki yeni eleman olayı. kızla durmadan karşılaşıp da gözgöze gelememek sinir bozucu. biliyorum onlarca kişi benimle aynı şeyleri hissediyordur. ama ne bileyim. ben ciddiyim desem, beni bi adım öne çeker mi daha detaylı tanışmak konusunda :)) neyse niye bu kadar dert ettiysem, sanki tanışınca ne olacaksa.

foto=vi.sualise.us

20 Mart 2013 Çarşamba

kül

bugün akşam yakışıklıyı gördüm nişanlısı ile. çok mutlu görünüyorlardı. biraz iç çeksem de mutlu oldum.

herşey eve döndükten sonra oldu. odama geçtim uzandım. uyumak istedim aslında. sonra aklıma geldi o ve ona dair şeyler. yatağın yanındaki çekmeceyi açtım. bana yazdığı eski bir not vardı. ajandamın içinde durur. küçük, kısa ama benim için çok anlamlı bir not. defalarca okudum. gözyaşlarıma mani olamadım.

sonra da uykum kaçtı zaten. yarın yapacağım sunumu tamamladım falan. kafam dağıldı. iyiyim şimdi. ama beş dakika sonra iyi olacağımın garantisi yok :)

iyi geceler herkese.

16 Mart 2013 Cumartesi

heyecan

yeni işte bazı zorluklar yaşıyorum. şuan çalıştığım sektör daha önceden pek bilmediğim bir sektör. konumum gereği insanları ve teknik dili anlamak için ekstra zaman harcıyorum. toplantılarda yada ayaküstü sohbetlerde bahsi geçen bazı konuları kimseye çaktırmadan araştırıyorum. hatta eve gelince nette vaktimin çoğu araştırma yapmakla geçiyor. güzel birşey yeni şeyler öğrenmek. insanları anlamak falan. zor ama olsun. 

hem düzenli spor yapmaya da başladığım için iş zamanımın tamamını almıyor. e-book, dizi, podcast derken verimli zamanlar yaşıyorum. dostlar da var tabii.

bir de vereceğiniz tepkileri bilmesem de yazmak istedim şuan. yeni şirkette bir kız var. 3-4 kez görmüştüm. muhtemelen benden yaklaşık 9-10 yaş küçük. mesele şu, kızı görünce gözlerimi alamıyorum. onunla karşılaşınca bi garip oluyorum. konuşmak istiyorum, hatta arkadaşı olmak istiyorum ama yanaşmaya bile korkuyorum. hayatında biri olup olmadığını bile bilmiyorum. zaten herşey ok olsa bile yaşımdan ötürü bana yaklaşmak istemeyeceğini düşünüyorum. 

derkeeeeeen bugün asansörde karşılaştık. daha doğrusu koşturup asansöre binişini yakaladım. yalnızdık. 1 dakika için nasıl yaptım bilmiyorum ama "herhalde yeni başladınız, hayırlı olsun" gibi bir girişle kısa muhabbet açtım. isimlerimizi söyledik ve sonrası yok tabii. 

çocukça gelebilir söylediklerim ama benim için değerli bir his böyle birşeyi hissetmem. canımı acıtan onca şeye rağmen kalbim herhangi bir sebeple atabiliyorsa bu benim için çok önemli birşey.

22 Şubat 2013 Cuma

zamanla


zaman bazı şeyleri değiştiriyormuş hakkaten. ahmet ve kız arkadaşıyla sözleştiğimiz gün yemek yedik. daha önce nişanlandığında da benzer bir karşılaşma yaşamıştım aslında. ama o zaman içim acımıştı. şimdi daha farklı oldu. o kadar yakıştırdım ki ikisini. o kadar sevindim ki mutlu olmalarına. hani ne yaşandıysa yaşandı ama ahmet artık benim dostum. çok sevdiğim, değer verdiğim biri. bunu şimdi daha iyi anladım. sanırım bu anlamda hayatımda tutabildiğim tek insan aynı zamanda. umarım hep böyle kalır.

beni sorarsanız, yorgunum. bi rahatlayamadım gitti. istanbul'a döndüm istirahat edemedim pek. yarın cuma da bitse de şöyle doya doya dinlensem. gerçi yarın akşam bi doğumgünü partisine davetliyim. fazla durmadan kaçabilmeyi umuyorum. 

bu arada artık trafik denen çileyi hergün yaşayan biriyim. işyerim evime uzak. ya uykumdan feragat edip çok erken evden çıkmam lazım, ya da trafiğe alışmam gerekiyor. yarın için podcast indirdim biraz, bir ikisini dinleyeceğim yarın yolda. iyi gelebilir. vakti de değerlendirmiş olurum. zaten hep isteyip vakit ayıramadığım işlerden biriydi. 

bir de spor var bu ara vakit ayıramadığım. kilo da almışım. artık haftasonu spor da yaparım. uykumu yeterince aldıktan sonra tabii :)

19 Şubat 2013 Salı

soğuk gece ve ankara

ankara'dayım. 

biraz ani oldu gelişim. gün içinde toplantı, sonrasında akşam yemeği falan derken. otele geceyarısından sonra dönebildim. 

garip bişey oldu bi de. bilmediğim bi numaradan anlamlı bi sms aldım öğleden sonra. kim olduğunu hatırlamadığım için cevap dönme gereği duymadım. bi saat sonra kadar boş bir sms daha geldi. bu sefer merakıma yenilip aradım. bi erkek sesi çıktı, tanıyamadığımı söyledim. bana kendini hatırlatmasını beklerken alınganlık edip kapattı. yaklaşık bir saat sonra çok spesifik geçmiş bi olayı smsde yazınca kim olduğunu hatırladım. aradım ama açmadı. çok da üstelemek istemedim. zaten pek yalnız da kalamadım rahatsız edecek kadar.

saçma bişey ama bu iş yoğunluğunda böyle şeyler ister istemez heyecanlandırıyor beni. iş dışında bişeyler olsun istiyorum aslında. sıkılıyorum sadece para kazanmak için yaşıyormuşum gibi geliyor.

neyse, derin mevzular. sabah bi toplantı var. cahil insanlara laf anlatacağım. dün anlamadılar, yarın da anlamayacaklar aslında. ama ben yine de kendimi tatmin etmiş olmak için yapayım :)

ha bi de yarın öğle yemeğinde ahmet'in davetlisiyim. yeni kız arkadaşı da gelecek. bilahare anlatırım.

not: önceki yazılardaki yorumlara ve maillere cevap dönmedim. haftasonuna kadar hepsine tek tek döneceğim, söz. 

12 Şubat 2013 Salı

yeni yıl, yeni iş

yazacağım dedikten sonra da yazamadım ama gerçekten fırsat olmadı.

aslında oldukça radikal şeyler oldu. en önemlisi işten ayrılmam.sorunlarım vardı yönetimden bir iki kişiyle. iş kişiselleşmişti ama alttan alan hep bendim. daha öncekilerden daha sakin bir patlama oldu ama uzun uzun düşündükten sonra istifamı verdim. ikna çabası oldu genel müdür'ün ve arkadaşların ama kararımdan dönmek istemedim. 2 hafta kadar daha çalıştım, işlerin devri ile ilgili. herşey ani olunca ne yapacağıma da karar veremedim. bir iki yurtdışı firma ile görüşmem oldu. biriyle iş ciddiye binince yurtdışında yaşamayı gerçekten istemediğime karar verdim. akademik kariyer olayını da düşündüm. hatta ve hatta kendi işimi mi kursam diye aklımdan geçerken güzel bi teklif aldım. kariyer hedeflerime çok daha uygun bir iş teklifi. arada çok yakın bir arkadaşım da olunca fazla düşünmeden kabul ettim.

1,5 ay kadar stresli bir süreç yaşadım ama şimdi iyiyim. aslında çok yoğunum, yeni iş tanımım ve sorumluluğum çok daha fazla. yorucu ama bu bana güven de veriyor.

o stresli zamanlarda hiç yalnız kalmadım. dostlarım ve ailem beni hiç yalnız bırakmadılar. annem geldi 2 hafta kaldı. arada ben gittim geldim. bi haftasonu ahmet geldi ankara'dan bi gece misafirim oldu. vakit geçti bi şekilde. 

diğer konulara gelince. saçma sapan bişeyler oldu bitti onca karışıklığın arasında. çok öncelerden tanıdığım bi kızla birşeyler oldu. iş sex buddy olmaya döndü. sonra da uzatmadım fazla. 

ha bir de yakışıklı nişanlanmış. nerden öğrendiğimi sormayın, bi şekilde öğrendim. :) 

bu arada ben de evlenmeyi ciddi ciddi düşünmeye başladım. adayım yok ama gerçekten istiyorum. sanırım dostlarla çok vakit geçirince evlilik ortamı ve en önemlisi çocukların sesi gürültüsü çok hoşuma gitti. neyse bakalım hayırlısı :)

9 Şubat 2013 Cumartesi

back

tamam

artık yazabilirim sanırım.
akşam anlatacağım olan biteni.