27 Eylül 2014 Cumartesi

masum değiliz


annemle babam çok farklı insanlardır. annem bir şekilde babamı kabullenmiş ve öyle sevmiş. evet annem detaycıdır, incedir. babam bazen odunlaşır ama bu annem de hiiç hayal kırıklığı yaratmaz. babam elinde güllerle gelsin gibi bir beklentisi de yoktur. imreniyorum onların bu beklentisiz sevgisine. ben ne annem gibi olabiliyorum ne de babam.

yaşadığım şeylerin bir şekilde hep son bulması düşündürdü bunları bana. bu olanlar için suçu hep başkasında aradığımı düşünmeyin sakın. benim de hatalarım var. yani aslında kişiliğimin yansıması diyebileceğim durumlar. 

mesela çok ilgili görünemiyorum. odağım çok hızlı değişebiliyor, iş çok çok öne gelebiliyor hayatımda. sevgilimi 2-3 gün ihmal edebiliyorum. mesela tatil modumda iken ailem dahil hiçkimseyi gözüm görmüyor. sanırım bu o an yaptığım işe ya da aktiviteye gereğinden fazla kendimi vermemden ötürü. yoksa hayatımdaki diğer şeylerin değeri azaldığı falan yok. 

ee bi de unutkanlık var. önemli anları falan unutuyorum artık. yaptığım hesap-kitap işlerinden dolayı sanırım ya da yaşlanıyorum ondandır.

beni biraz ilgisiz soğuk gibi gösteren diğer şey de; mesafeler. sevgiliyle aynı şehirde olmak bir avantaj. iş çıkışı eve dönerken yanına uğrayabiliyorsun, birlikte spor yapabiliyorsun, alıp bir yere gidebiliyorsun, evine geliyor, sarılıp uyuyorsun. uzak olunca bunları tek yapıyorsun haliyle. yani kendinlesin. daha çok bireyselleşiyor hayat.

işte hep bunlar bir araya gelince bana aşkla sevgiyle bakan insanı da hayatından bezdirebiliyorum zamanla. özel bir çaba harcamadan hem de. son olanlar biraz böyleydi. bu yüzden terkedildim diyebilirim.

ama şunu da belirtmem gerek. karşımdaki insan hep kendi gibi düşünmem, hissetmem, davranmam istedi. hep beni kendi ile mukayese etti. ters-empati gibi birşey. oysa benim ayrı bir bedenim, ayrı bir ruhum var. hormonlarım farklı dolanıyor kanımda. algılarım farklı. aldığım kültür, aklımdaki dünya farklı. bunlar beni karşı taraftan farklı kılıyor haliyle. sevdiğim insan benim zor zamanımda saatte bir beni arayıp soruyor iken, ben aynısı yapmayabilirim. bu ona sevgi duymadığım manasına gelmez. gelmemeli. 

kendi kendime konuşur gibi oldu şimdi yazdıklarım. özetle geldiğim nokta, "masum değiliz, hiç birimiz" 

21 Eylül 2014 Pazar

kendi kendime


insan ne yaparsa yapsın, nereye giderse gitsin, geçmişinden kaçamıyor.
pozisyonumdaki değişiklik nedeniyle işlerim ve seyahatlerim iki katı çıktı nerdeyse. gün içinde işlerimin insanlarla ilgili kısmını, eve gelince de kendi yapmam gerekenleri yapar oldum. çok da özel bir hayatım yok gibi. spora bile haftasonları gidebiliyorum ya da fırsat buldukça otellerin küçük spor salonlarını kullanıyorum. 

"mutlu musun?" diye sorarsanız kesin ve net bir şekilde "hayır" diyebilirim. aslında ne için yaşadığımı, hayattan ne beklediğimi bilmiyorum artık. yuvarlanıp gitmek diye bi deyim var ya, ha işte tam onu yaşıyorum. 

gel-gitler yaşadım yazmadığım süreçte. neticede yine terkedildim, unutuldum. bunu bile acı yaşamak zorunda bırakıldım. kalbi acıtan sözlerle, sitemlerle. 

en sonunda dönüp dolanıp geldiğim nokta yine aynı. evde duvara sebepsizce bakan bir adam oluyorum en sonunda. o boş duvarda görmek istemediğim anıları çevirip çevirip izliyorum her gün. ya da bazen özlem duyduğum sevgi dolu aşk dolu anları.

belki insanların istediği gibi olsam herşey daha kolay olacak benim ve onlar için. bunlar hep, ben kendim olmak istediğim için oluyor. ama ben de kabullendim sayılır. hissettiğim hayatı yaşamayacağımı kabullendim gibi. bunu eşcinselliğe olan baskı, ailemin-dostlarımın istekleri ile bir ilgisi olmadan kabullendim. sorun bende. olmuyor, yapamıyorum bir erkekle. görsel olarak tercih edilmek, arzulanmak bi yere kadar seni birine bağlıyor. iş bir hayat geçirmeye gelince ya ben ya karşı bir arıza veriyor. bunu bir kadınla başarmaya daha yakınım belki de. 

şuan bir adım atamayacağım kadar belirsiz herşey hayatımda. hislerim, isteklerim, gücüm kuvvetim. biraz daha beklemek lazım. biraz daha.......................

foto: flickr, bob's afbeeldingen

7 Eylül 2014 Pazar

yazamamak

yazılacak o kadar şey var ki; neresinden başlasam bilmiyorum. 

her halukarda kopuk kalacak resmin bir kısmı. en iyisi şimdi yazmamak. aklımdakiler bütünleşince yazmak.