ahmet geçenki olaydan sonra aramadı haftasonu. ama sakin kafayla hatasını farkedip özür mesajı atmıştı dün ve benim aramamı bekleyeceğini yazmıştı. kızgınlığım geçmediği için cevap verme gereği bile duymadım.
bu akşam da sevgilimle sözleşmiştik, birlikte evde bi film izleyelim diye. tam daha yemeği yiyorduk ki telefonum çaldı. ekranında da 312li bi numara. aklıma ilk ahmet geldi ama başka biri de olabilir diye açmak istedim. yanılmadım, ahmetti. özür dileyerek başladı sözlerine ve devam etti. ben bişey demedim. konuşmanın uzayacağını farkettim ve "misafirim var, içeri geçmem lazım" dedim. "tamam" dedi o da. içeri geçtim ama tabi ben yüzümdeki ifadeden bihaberim. aklımda "ya yine çok mu kırıcı oldum ahmet'e karşı" sorusu.
telefon çalınca başka yere kaçtığım için yakışıklı bikaç kez sormuştu daha önceden. hatta "beni aldatıyor musun" diye şaka yollu takılmıştı. ama bu sefer suratımın düşmesinden iyice kıllanmış olacak ki, geçiştirmedi. "bişey yok" falan desem de, "sen benden bişey gizliyorsun" deyip suratını astı bu sefer. durduk öyle bikaç dakika. o an bi cesaretle durumu onla paylaşmam gerektiğini düşündüm ve "şeyyy" diye geveleyerek başladım lafa. kıskançlık damarını körüklemeyecek şekilde anlattım ahmet'i ve aramızda olanların bir kısmını. zaten kendisini tanımadan önce birini sevdiğimi biliyordu. ama o kişiyle ilgili başka hiçbir bilgisi ve hala hayatımın bi yerinde olduğunu falan bilmiyordu. ben anlatırken hiç bakmadı yüzüme. ama hiç. sadece kafasını eğip dizlerine baktı öylece. durumu izah etmeye çalıştım yapabileceğim en uygun dilde. hatta ben konuşurken bi deli cesaretiyle bu konuyu ona açtığım için pişmanlık duymaya başlamıştım bile. "offf ne diye açtın bu konuyu" dedim kendi kendime. daha da kötüsü bu konuşmanın sonunda terkedilme ihtimalimi bile düşündüm biraz abartıp ve acaip kötü oldum. hatta sesim çatallandı. "ne yapabilirim bilmiyorum" diye bitirdim lafımı. o da biraz duraksayıp "bilmem" dedi biraz sitemkar bi sesle. ikimizde sustuk, ben ona o önüne bakarken. o ara kalbimden aklımdan geçenlerin haddi hesabı yok. zamanı geriye çevirmek istiyorum sadece. konuşmanın tam öncesine.
bi tepki vermeyince ben bilinçsizce başımı dizine koydum. tek istediğim bu anlattıklarımdan sonra bana dokunmasıydı. tam "bana çok kızdı belki de küstü" diye düşünürken o saçlarımı okşadı. sonra "zor" dedi. ben benim durumumu kastediyor sandım önce. "onun için çok zor bi durum" dedi. empatik cümleler kurdu. ben tabii şaşkınım. bi de "senin sevdiğin insan değersiz biri olamaz" dedi, hepten şaşırdım. çok uzatmadı lafını "ona yardım etmelisin" dedi. o ana kadar öylesine ciddi konuştuki, en son "ama beni aldatmamak şartıyla" lafına birlikte koptuk. o gülümsemeyle sarıldım ona. öyle sıkı sarıldım ki, kulagına "işte benim sevdiğim adam böyle bi adam" dedim sessizce. sonra da defalarca "seni seviyorum" dedim gözlerinin içine doya doya bakarak ve bugün birkez daha aşık oldum.
biraz durduktan sonra çıktı o da. çıkarken "ara onu" dedi bana. beni yine şaşırttı. aslında beni deliler gibi kıskandığına eminim. ama bana olan güveni bunun da üstünde sanırım. bunu bilmek beni ayrıca mutlu etti. bi de sanırım yakın bi zaman önce o da evliliğin eşiğinden döndü diye bu konuda anlayış gösterdi. her neyse, sebep ne olursa olsun benim asla yapamayacağım bişeyi yaptı bugün sevgilim. gözümdeki, kalbimdeki, aklımdaki yeri o kadar büyüdü ki, o kadar büyüdü ki anlatamam. ben bu adamla çok mutlu olduğumu ve olacağımı bi kez daha anladım.
foto= roblandimages.com