31 Mayıs 2011 Salı

sizin hayatlarınız (1)

Merhaba ...

Blogundaki öneri üzerine "bizim hayatlarımız" adlı bir mail atıyorum işte...

Ismim fazla önem tasımıyor aslında...25 yasında 2.üniversiteyi okuyan gey biriyim..Tek bir ilişkim oldu 2 yıl sürdü ve aldatıldıgım için nokta koydum..Duygusal biri olmam ilişkide gücsüz olmamı saglıyor belki de..Ya da haddinden fazla deger verdiğim için kaybedeni oynuyorum..
Uzan zamandır kendimi toparlamaya baska seylere yönelmeye derslere kendimi vermişken yeni bir ilişkiye basladım ne olacağını bilmezken sizin yasadıklarınız beni umutlandırıyor..Umutlarım yok aslında..


Sevgiler

29 Mayıs 2011 Pazar

bi'adam


geçen gecenin yarısında aklıma gelen fikir sonrası bazı mailller aldım. bunları paylaşacak vaktim olmadı bu hafta. yoğun geçiyor zaman. iş güç aşk eş dost. yani güzel herşey. 

ama hayat herkese herzaman aynı güzellikte davranmıyor. yada herşeyin bir olma zamanı var. bundan bikaç sene öncesine kadar aşk ve sevgi konularında hiçbir umudum yokken zamanın daha az acı vererek geçmesi için saçma sapan şeyler yaparken şuan geldiğim nokta bir mucize benim için. biraz sabır, biraz kabullenme derken imkansız gerçek olabiliyor. 

tabii bu konularda telkin de bulunacak tecrübede biri değilim ama niyeyse bunu söylemek istedim maillerden birinin çok pesimist olmasından ötürü. 

maillerdeki içerikleri paylaşayacağım ama öncelikle bi blogtan bahsetmem lazım. önceki yazım sonrası benim de dinlemek istediğim hayatlardan birinin sahibi bunu sadece bana değil herkese açık kılmak için blog açmış. bi'adam (21 yaşında, İstanbul'da yaşayan ve okuyan kendi halinde biri) nickiyle yazıyor. sevgilisine adamış blogu. güzel içerikli bi site ve gerçekten benim soruma yanıt gibi. bi gözatın derim. http://biadaminhayati.blogspot.com

diğer hayatları yazacağım yarından itibaren.
şimdilik iyi geceler...

24 Mayıs 2011 Salı

peki ya sizin hayatlarınız???

saat gecenin iki buçuğu. sevgilimin tabiriyle 2 am :) yurtdışında hemen aksan kapmış kendileri, markette milletten yol isterken "eksküzmi" diyecek kadar hani :)) sevimli bu halleri. ama konu bu değil. ben niye ayaktayım bu saatte haftanın ortasında. efendim harika bir haftasonunun sonrasında harika bi pazartesi akşamı yaşadım. pazartesi gecesi de denilebilir. bursa'dan bi arkadaşım gelmiş istanbul'a. ısrar ettim 10 pm:) olmadan getirttim eve. sohbet, muhabbet derken saat iki oldu. garibim yığılıp kaldı olduğu yerde. tekrar uyandırıp üzerine rahat bişeyler giymeye ve odaya geçmesine ikna etmek 10 dakikamı falan aldı. şimdi de uykum yok benim. mail falan bakarken aklıma ilginç bi fikir geldi.

bazen çok ilginç mailler, sorular ya da itiraflar alabiliyorum. kimi mail objektif bir yorum ister gibi, kimi bi aynaya konuşulmuş gibi. ama hepsi değerli bence. bi an bunları bu site üzerinden çok insanla paylaşmak fikri geldi aklıma. tabii sizin onayınız ve anlattığınız ölçüde. özele, deşifre edecek detaylara yada mekan isimlerine falan girmeden.

benim blog yazmaya başladığım zamandan bu yana olan karmaşamın bile birileri için anlamlı olduğunu bildiğim için aranızda çok daha özel yada ağır şeyler yaşamış yada yaşıyor olanlarınızın hikayelerini burdan paylaşmak güzel olabilir diye düşündüm. belki sizin yaşadıklarınızı yaşayan yada yaşamak zorunda kalacak olan birileri için faydalı bile olabilir paylaşacaklarınız.

benimki sadece bir fikir. ilgilenenler mail adresime kendi düşüncelerini yazabilirler. bu hayata dair bir görüş olabilir, yaşanmış bir anı olabilir yada hayatınızın özeti olabilir.
şimdiden heyecanlandım sizler hakkında da bişeyler öğrenebilme ihtimalimden dolayı.

neyse ben yatayım artık, herkese iyi geceler yada iyi sabahlar :)

21 Mayıs 2011 Cumartesi

kavuşmak

yakışıklının yokluğunda hastalandım. annem yanımda değildi, sevgilim uzaktaydı. yani hastayken olabilecek en iğrenç durumdaydım, yalnızdım. izin aldım ben de dinleneyim diye. sağolsun dostlarım, beni hiç yalnız bırakmadılar. sadece facebook'a hastayım yazmam yetti ikisinin kapımda bitmeleri için. kendimi çok özel hissettim ayağıma kadar sıcacık çorba gelince.

tabii bunlar olurken yakışıklıya belli etmemeye çalıştım durumu telaş etmesin diye. üstelik sanal ilişkinin sınırlarını bile zorladım o hasta halimle. :) böylece yıllar sonra sanal seks denen şeyi yapmış oldum. :) inkar edemem, eğlenceliydi.

bugün ayaklandım yavaştan. iyi hissetmek için dışarı attım kendimi biraz. iki gündür çıkmamıştım zaten. birazdan da havaalanına geçicem, beklenen insan geliyor çünkü. öylesine heyecanlıyım ki anlatamam. sanki ilk defa görecekmişim gibiyim. çünkü onun yokluğunda onu düşündüğümden de fazla sevdiğimi anladım. özlemek hissinin tavanına vurdum. işte bu halimle sarılacağım ona yüzlerce insanın ve iş arkadaşlarının ortasında. kim ne derse ne düşünürse umurumda değil.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

sanal ilişki


blogger sapıttı yine. bi ara özlemek ağır geldi diye bloga yazayım da rahatlayayım istedim ama hata verdi giremedim. sanırım blogger geri bi zamana almış siteyi. o yüzden son bikaç yorum da silinmiş.

neyse ki şuanda iyiyim. öyle onu özlemekten nefes alamayacak bi durumum da yok. zaten dün akşam iki arkadaşım gelmişti, epey eğlendim. bugün de ben davetliyim bi arkadaşıma. biraz böyle kalabalık içine karışayım istiyorum bu hafta. zaman daha kolay ve hızlı geçiyor öyle.

gerçi onun internet imkanı var ve laptopı yanında diye kameradan görüşebiliyoruz. ama çok zor oluyor görüp de dokunamamak. :) yada dokunmaktan fazlasını yapamamak :) yine de şükrediyorum onu sanal da olsa görebildiğim için.

çıkıcam zaten iki saate. duş, kahvaltı derken geçer zaman.

herkese güzel bi haftasonu diliyorum şimdiden
sevdiklerinizle doya doya güzel bi haftasonu

foto=virtualddi.com

12 Mayıs 2011 Perşembe

gel artık


çok özlüyorum. hatta özlemek konusunda sınırlarımı öğreniyorum desem yalan olmaz. o yüzden bikaç gündür pek iyi sayılmam.

foto=flickr, k3v1nm

8 Mayıs 2011 Pazar

anneler günü kutlu olsun


evdeyim, bursa'da annemlerde.

dün yolcu ettim yakışıklıyı. ona belli etmemeye çalıştım ama ben orada kötü oldum biraz. evde duramadım o yüzden, bikaç şeyimi alıp çıktım hemen yola. hem anneler gününde mutlaka geliyorum eve zaten. bu sefer anneme, ilk aşkıma, meleğime daha sıkı sarıldım. o belki anlamadı içimde hissettiğim acıyı. sadece özlediğim için öyle uzun uzun sarıldım sanmıştım.

ama ailemle olmak gerçekten iyi geldi. çünkü dün akşam bikaç saat daha evde kalsam kesin bi yığın negatif fikir dolaşacaktı kafamda. şimdi iyiyim, güzel bi kahvaltı sonrası kutladık annemin anneler gününü kardeşlerimle. babam da kutladı herzamanki gibi :)

ortam iyi ama geç olmadan dönmem lazım. yakışıklının annesinin de anneler gününü kutlamalıyım. zaten oğlu yok diye biraz içlenmiş bile olabilir. beni görmek iyi gelebilir kadına, ee bana da bonus olur :) zaten şakasını yaptık yakışıklı ile bi ara. artık onun anneme "anne" demesi gerektiğini söyledim, tabi ben de onun annesine :)) şaka tabi, ama öyle bir dünyada yaşıyor olmak güzel olurdu yine de.

neyse, gerçeklere dönelim biz.
"anne" sıfatını hakeden tüüüüm anneler günü kutlu olsun, bugünleri ve bundan sonraki günleri güzel geçsin.
"anne" sıfatını hakeden dedim çünkü bu arada çok fazla çocuğunu ortalığa bırakan, öldürüp çöpe atan haberleri okuyorum da her çocuk doğuran kadına anne diyesim gelmedi bi an.

foto= flickr, dazzzlings

5 Mayıs 2011 Perşembe

ayrılık öncesi


düşünmek bile istemediğim zaman geldi çattı. iş ile ilgili bi sebepten ötürü iki hafta kadar ayrı kalacağız. iki hafta derken bile garipsiyorum. ben onu iki-üç gün görmesem hasretten nefesim daralıyor neredeyse. gerçi geçen ben de 1 hafta kadar kısa süreli bi ayrılık yaşatmıştım. zor olmuştu hakkaten. bu daha da zor olacak. ofiste durumlar uygun olsa ben de izin alıp gidecektim ama olmadı. zaten yalnız da değil, hani çok garipsenebilirdi işinden kalan zamanları onla geçirmemiz. gerçi artık onun bunun lafını takacak durumda değilim ama benim yüzünden iş çevresiyle en ufak bi pürüz oluşsun istemem.

gidecek diye son bikaç günü yoğun ve daha çok birlikte geçiriyoruz. benim de bu bahaneyle "biraz daha kal" demeye yüzüm oluyor :)

yüzüm demişken :) yüzümde sivilce tam ortasında sivilce çıktı dün. bir de ensem de çıktı. ergenliğe yeniden mi girdim ne. hoş ben ergenlikte bile pek sivilce nedir bilmedim. şimdi olunca garipsedim biraz. ama halime de şükretmeliyim. bi iş arkadaşımın gözünde uçuk çıkmıştı bugün, gözünün tek tamamen kapanmıştı :) ya hatırlayınca istemeden gülüyorum, dayak yemiş gibi görünüyor adam :)

neyse neyse, benden uzak diim.

foto=nashvillefilmfestival.org

1 Mayıs 2011 Pazar

siyasi konular


siyasi konuları konuşmaktan ve konuşturulmaktan nefret ediyorum. biri diğerlerinden çok fazla şeyler sunarmış gibi ve tamamı dürüst adamlardan oluşuyormuş gibi bir partiyi ölümüne savundukları zaman geriliyorum resmen. 

tabii ki ben dahil herkesin bi dünya görüşü ve buna paralel bi siyasi görüşü vardır. ama bu konuda bağnaz olmak, değişime kapalı olmak ve kendine yakın partinin dışındaki partilerin yaptıklarını gözü kapalı kötülemek bana komik geliyor.

yakışıklıyla siyasi konulara hiç girmemiştik. dün akşam haber izlerken öyle konu konuyu açtı ve istemeden girdik konulara. bazı şeyleri anlayamayadığını söyleyerek başladı sözlerine. bi an cümlelerinden çağdaş faşizanlık mı yapacak diye korktum ama sonradan ben bişey demeden empatik bişeyler söyledi. bir ohh çektim. bana fikrimi sordu arada, kendisi gibi düşündüğümü söyledim. gülümsedi. belli etmedim benim için önemli bişeymiş gibi anlamasın istedim ama aslında bu konuda da paralel düşünmek çok mutlu etti beni. faşist yada yobaz yada kendini diğer insanlardan üstün gören biriyle olmak bana çok ağır gelirdi açıkçası. zaten öyle biri siyasi konulara girmeden de kimliğini belli eder ve beni irite ederdi. 

böyle bi detay yaşandı dün, paylaşayım istedim.