27 Şubat 2010 Cumartesi

bakım onarım

gittim görüştüm kafamdaki soruların sahibi olan kişiyle. biraz formal bi cümle oldu, sanki görüşmemiz kötü geçmiş gibi anlaşılabilir. yoo aksine çok iyi oldu konuşmak. 1 ay kadar önce zoraki evini basıp görüşmeye zorladığım o cool ahmet'ten eser yoktu. çok farklıydı. daha çok konuşturdu beni, dinledi. ilk defa biçok şeyi söyleyebildim. gözlerinde beni gerçekten can kulağıyla dinlediğini anladım. güldük, gülümsedik, hatta bi ara gözlerim yaşardı. bana 14 şubat'ta yolladığı mektubuda yanımda götürmüştüm. konuşmanın gidişatına göre açıp okumam gereken kısımlar olabilir diye düşünmüştüm. olduda. benim farketmeyip onun kafasında özel kalmış tüm detaylar için teşekkür ettim, bakıp bikaç satır okudum. mektubu elimde görünce utandı zaten. güzel insan hakkaten. hani bigün evlenirse eşi çook şanslı gerçekten.

görüşmemiz biraz uzun sürdü 5 saat kadar, yani ben şuan içinde bulunduğum şeyleri anlattım. zayıf görünmekten korkmadan anlattım hemde. ben anlatınca o dahada açıldı. tahmin ettiğim gibi o da başka soruların içinde ve yaşadıklarının tadı damağında acılar çekmiş. yani aynı sebepten ikimizde birbirimize işkence etmişiz. bunları hala sevdiğin bi insanla konuşabilmek gerçekten garip bişi. hani bitti demişti bana ankara'da. bende bugün ona bittiğini söyledim. çünkü kendime evden çıkarken şöyle demiştim. "eğer onu gördüğünde ilk anda hala gözlerin doluyorsa ve titriyorsan kendini kandırma, bitmemiştir". öyle olmadı. onu gördüğümde hissettiğim şey sitemlerdi vede titremedim bile. bitek ona sarıldıgımda titredim. hatta çaktırmadan kokladım kokusunu. değişmiş parfümünü, bide kirli sakal bırakmış. sanki daha bi güzelleşmiş. kızlar içinde talibini bulmak işleri ahmet'e yaramış. gerçi bu ara hiçkimse yokmuş. banada sordu birileri varmı diye. bende yok dedim. sonra ikimizde masaya baktık bu cevaptan sonra. severken bitirmek böyle bişeymiş demek. şey gibi hissettim. hani evlenirsinya aşıksındır, sonra cocuğunuz olur, ama bi zaman sonra boşanırsınız, çok severken yaparsınız. işte böyle bi çiftin çocukları hakkında bi buluşmasında nasıl hissedilirse öyle hissettim. bizim sevgimiz bi çocuk gibiydi. tertemiz. hatta bebek gibiydi. bi türlü ne ben boğabilmişim bu bebeği nede o. ama neyle besleyeceğimizide bilemeden geçmiş bikaç ay. bundan sonra ne olacağına dair pek konuşmadık. zaten ben artık ona hiç bişi hakkında söz veremem. ondanda söz vermesini istemiyorum. sadece iletişim halinde olmamızın güzel olacağı konusunda hemfikir olduk. araşıcaz, ankara istanbul'a gelip gitmelerde birbirimizi ziyaret edicez gibi. işte butür konuları konuşarak yiyerek içerek geçti vakit. tekrar dayısına bıraktım. yarın dönecekmiş zaten. bende yarına işim var diye mazeretimi söyledim iyi yolculuklar diledim. ee yalan değil, bizim mühendisin doğum günü yarın. ee tabi kız olayını hiç açmadım ortamı bulandırmamak için. amacım soruların azalmasıydı, öylede oldu. iyiki kandilde onu aramışım, iyiki cesaret edip istanbula gelip beni aramış.

foto=d.alan harris

1 yorum:

  1. tebeşir tozunu suya döken bir çocuğun dilinden;..

    aynaya baktım...
    O'nda kendimi gördüm
    bazen gülümsedim...
    bazen çöktüm

    seslendim O'na...
    kendimi işittim

    elimle dokundum,
    arada cann vardı...
    kıramadım

    O geçemedi
    ben giremedim...

    Zaman gözlerimden süzüldü,
    Avuç içimle göğüsüme dokundum...
    elimin içeri süzüldüğünü hissettim


    ~~
    dünya annenin bereketi canları ile bir olsun
    hayırlar olsun

    YanıtlaSil