28 Şubat 2010 Pazar

gülen yüzler

bedenim iflas etti bugün resmen. 12 saate yakın uyumuşum. kalktım ama dayak yemiş gibiydim zaten. toparlanmam bi saatimi aldı. dünkü yoğunlukta mühendise doğum günü hediyesi almamıştım diye biran evvel dışarı çıktım. önce aklımda açık biyer bulup pahalı olmayan ama zarif bi kolye gibi bişi bulayım dedim. ama ucuz olsada takılası bişinin farklı bir manası olabilir düşüncesiyle vazgeçtim. kitap almaktı niyetim ama sonra bi dükkanın vitrininde içi çok güzel sedef işlemeli tavla takımı gördüm. taşları falanda afilli afilliydi. içeri girip sordum. fiyatıda gayet iyiymiş. sardırdım hemen. bide pasta aldım aradım evdemisiniz müsaitseniz geliyorum demek için. kendisinin evde olmadığını, dışarıda olduğunu söyledi. o an biraz biraz duraksadım. sonra "eğer bize geleceksen bi saate kadar eve geçebilirim" deyince hiç naza çekmeden "gelicem, ama sende evde olursan güzel olur" dedim. "tamam bende bi saate gelirim" diyede ekledim. o aradada eve tekrar dönmek istemedim. evlerinin yakınlarında bi cafede oturdum tek başıma. vakit doldurmak için milleti ariim dedim. ilk önce ahmet'i aradım. yoldaymış, sonra konuşalım falan dedi. annemleri aradım, niye gelmiyosun diye sitem yedim bol bol. ensonda geçenlerde baba olan hatta doğum heyecanını birlikte yaşadığımız arkadaşımı aradım. bu sırada yan masada oturan kızlar dikkatimi çekti istemeden. biri bana bakıp bakıp gülüyordu. hani benim onları farkettiğimi görüncede kesmedi gülmesini. acaba başka bişeye gülüyorda benmi üzerime alınıyorum dedim ama kızın parmak işaretlerinden anladımki benim hakkımda konuşuluyor. acaip sinirlendim. hemen hesabı ödeyip çıktım. çıkarkende bi bakış attımki, kadir inanır atamazdı onu. o gülen kız süt dökmüş kediye döndü.

neyse arabaya geçip kızı aradım, evin kapısında olduğunu söyledi. "ee ben geliyorum 10 dk ya" dedim kapadım. vardım zili çaldım kapıyıda bana o açtı. elimde pasta ve sarılmış paketi görünce anladı ne için geldiğimi. o kadar şaşırdıki bana hoşgeldin yada buyur geç falan bile diyemedi. ilk lafı "ya ne gereği vardı" oldu. ikinci olarakta "sen nerden biliyordun bugün doğum günüm olduğunu" diye sordu. aileside şaşırdı. baba biraz karşıymış aslında bu tür adetlere. "bizim adetlerimiz değil" dedi. ama o bile gülümsedi sürprizime. kız pastasını kestikten sonra hediyesini açtı. tavlayı görünce hep birlikte güldük. güzel bikaç saatten sonra iyi dilekler dileyerek ayrıldım evden. bide bi akşam yemeğine gitme sözü verdim onca baskından sonra.

güzelliklerle dolu bi haftasonu yaşattığı için tanrıma teşekkür ederek bindim arabaya. güzel evime döndüm.

foto=flickr, greeblemonkey

5 yorum:

  1. Çok güzel hareketler bunlar :D

    YanıtlaSil
  2. bi bayana tavlamı aldın doğumgününde????
    hiç yakıştıramadım sana :)))

    YanıtlaSil
  3. ya rezalet bi seçim ama kitap gibi bi klişe yapmak istemedim. hem komik oldu fenamı. güldük hediyeme. :)

    YanıtlaSil
  4. Hiç kullanmayacağı, belki de anlamı bile olmayacak bir hediye alınacağına, böyle anlam taşıyan bir hediye bence çok daha iyi olmuş. Sonuçta tavla oynayan birisi ve hoşuna gitmiştir bence.

    YanıtlaSil