7 Ağustos 2011 Pazar

kendimiz olmak


"cehalet mutluluktur" derler ya, bazen doğru. hani bilmek istediğim ama soramadığım detaylarla ilgili biraz boşverince, bilsem ne geçecekti ki elime deyince aramızdaki dialog da daha samimi ve doğal göründü. dün mesela muhteşemdi benim için. önceki geceden geldi bana sevgilim. gece sahur yaptık birlikte. o uzun yıllardır hele ki böyle uzun bi günde oruç tutmadığı için yemeği ve içmeyi abarttı. uyurken en son "sarılma, su ağzımdan çıkacak gibi oluyorum" dedi :) bi de gün içinde görmeliydiniz. "susadım" diye mır mır etmeye başladı 2 gibi. 5 gibi "başım dönüyor" oldu, 6 da "sarhoşluk hissi gibi bu oruç, sersemim biraz" ve sonra birlikte iftar. kendimiz yaptık kendimiz yedik balkonda. sonrasında spora gidecektik ama o kadar çok yemişiz ki daha doğrusu yemişim ki yerimden bile zor kalktım.

biraz lafladık çay içerken. özellikle gelecekle ilgili. evlilik vesaire. hani "seni çok seviyorum" ve "gidelim uzaklara" demekten öteye gidemediğimden, buradaki geleceğimi de bilemediğimden ötürü kaygılarına hak verdim biraz. aynı kaygılar benim içinde geçerli. muhabbet çok karamsarlaşınca "eskiden tek kişilikti korkularım. artık iki kişilik. bize ne olacak diyorum bazen." diyebildim. sarıldık öyle biraz, durup düşündük. sanırım böyle durup düşünecek çok anlarımız olacak gibi. ikimizin de ailesi evlilik söylemlerine başladılar eşzamanlı ve sanırım ondaki stresin bir sebebi de buymuş. onu o kadar çoook seviyorum ki, bu sebebi bilmek bile korkutmuyor şuanda beni. geçende de söylediğim gibi, onun da beni hiç kimseyi sevmediği kadar sevdiğini biliyorum. 

biz sevgiden bi adım ötesini yakaladık sanırım. bir başkasının yanında kendimiz olmak şansını. ben dahil insanların çoğu annesinin kardeşinin veya eşinin çocuğunun yanında bile kendi olamıyor. birşeylerini olduğundan farklı yada az yada çok gösterme çabasına giriyor. ama şimdi bizim aramızda öyle bi sınır yok. ben yanında çıplak gezebiliyorum yada en utandığım şeyleri bile yanında düşünebiliyorum, yapabiliyorum, konuşabiliyorum. tamam bazen kendimi sınırladığım oluyor ama bu sınırlar giderek azalıyor aramızda. eminim bigün ben aynaya bakar gibi bakacağım ona. gidişat o yönde. tabii aramızdaki bu durumu sağlayan benzer yanlarımızın payı büyük. cinsiyetimizin aynılığı, cinsel eğilimlerimizin, ideolojilerimizin, müzik-sinema zevklerimizin benzerliği vesaire. en önemlisi hayatımızdaki boşluğun aynı sebeplerden olması ve kısmi baskılar altında bu boşluğu kapatmaktan korkmuşluğumuz.

şimdi hayat kolay onunla. biliyorum bu satırları okuyan homo yada heteroseksüel biçok insan için hayat öyle değil. nispet olsun diye yazmıyorum bu satırları, amacım sadece mutluluğumu paylaşmak da değil. birşeyleri işaret etmek istiyorum sanırım şuanda. yaşamamın son bikaç yılını yazdığım bu blogta yaşadıklarımın beni nasıl bi noktaya getirdiğini. en acı anların bile birşeylerin oluşumuna olan katkısını. kolay olan tek şeyin ölüm olduğunu, onun dışında kalanların fedakarlık gerektirdiğini. 

neyse, sıkmadan susayım ben. herkese mutluluk dolu bir hafta diliyorum şimdiden.

7 yorum:

  1. aynı yatağa girdiğin insanın yanında kendin olamadıktan sonra kimin yanında olacaksın ki!

    YanıtlaSil
  2. Onemlı olan cınsıyet degıl..yuregın içindekı kalp...

    YanıtlaSil
  3. karakedi, insanların çoğu bunu yapamıyor inan. çok arkadaşım var eşiyle biçok şeyini paylaşamıyor.

    stubborn, orası öyle. kalp ve taşıdığı hisler girince devreye cinsiyet falan ufak detaylara dönüşüyor.

    YanıtlaSil
  4. Resimden çok tıksindim yaa:///

    YanıtlaSil
  5. sırf senin için telefonuma rss reader kurdum ve seni ekledim. her gün 48 defa çığlıklar atarak yeni bişey yazdın mı diye bekliyorum.
    ayh.
    neyse.

    YanıtlaSil
  6. minik, heyyyy. hoşgeldin. evet resim benim de hoşuma gitmedi. konuya en uygun bunu buldum. fazla açık bi de :)

    x-coach, haklısın. azalttım yazmaları ama aynı temrinleri dilime dolamak ve sizi sıkmakta istemiyorum. neyse aslında paylaşmak istediğim konular var arada onları yazayım. biri birazdan gelir hatta :)

    YanıtlaSil
  7. "bir başkasının yanında kendimiz olmak şansını."

    Tam değilsin, ne zaman ki bu blogda bugün yakışıklıya onu deli gibi sevdiğimi haykırdım balkona çıkıp ya da sokakta öptüm onu ya da en yakın arkadaşımın karşısına el ele çıktık yazılarını okucam; o zaman heh bu çocuk tamamdır dicem :)

    YanıtlaSil