1 Ekim 2009 Perşembe

bence (tartışmalar hakkında)

garip bişeyler oldu bloga. yani hayatımdaki kısa süreli ufak şiddetteki depremler yaşantımı daha da düzene sokarken blogta başlayan tartışmaların ardı arkası kesilmiyor ve ayrışma giderek büyüyor. olaya geçmişte yani bu tür hislerin aklımı kurcalamadığı günlerdeki eşcinselliğe bakış açımı ve hala biraz içimde gizlice duran homofobik hislerimi katarak objektif bakmaya çalışıyorum ama olmuyor. artık durduramadığım ve blogu amacından çok uzaklara saptıran bu muhabbetlere karşı aklımdakileri şöyle bir listelemek istiyorum. bunu yaparken bu yazının yorum yeteneğini kapatıyorum. yorum yapmak isteyenler birseksuel@gmail.com adresime yazsınlar. biliyorum adil değil, belki cümle arasında birilerinize referans laflar edeceğim. ama mazur görün. başlıyorum:
  • burdan kimseyi tanımıyorum, kimseyle tanışmak gibi bi hevesimde yok. bi yorumda ima edildiği gibi bu siteden cinsel ilişki arayışım asla yok. burayı okuyan ve yorum yapan insanlarında burdan birini bulmak gibi bi gayesi olamaz. o işler için ayrılmış bir yığın site var zaten.
  • herkese eşit durmaya çalışıyorum. tabiiki yaşantımı eleştiren insanları şaşkınlıkla kızgınlık karışık hislerle okuduğum oluyor bazen ama hemen empati kurup birkaç saniye içinde bu sözleri yazdıran haklı sebepleri düşünüyorum ve biraz hak veriyorum. fakat aksi şekilde yaşantımı ve görüşlerimi destekler yorum yapanlara ayrıcalık falan tanıdığımda yok. heleki o yorumları asla ama asla yalakalık olarak algılamıyorum. sadece şu var: bazı yorumları okuyunca cidden gözlerim doluyor, hani yanımda olsa o yazan şöööyle sıkı sıkı sarılıp ağlayacak gibi oluyorum. (ya ben ne sulugöz adam oldum böyle:( ) yinede herkese aynı uzaklıkta ve yakınlıktayım. dedim ya; hiçkimseyi henüz tanımıyorum. iyisidir, kötüdür, melektir, şeytandır gibi kalıplara koyamıyorum. sadece tek yapabildiğim hepinizin iyi olduğu yönünde.
  • burda eşcinsellik propagandası yapmıyorum, aslada kimseye yaptırmam. hatta aksine kendim bir biseksüel olmama rağmen heteroseksüellik propagandası sayılabilecek yorumların çoğalmasına müsade ediyorum. o yorumların yaşamı ve hisleri değil sadece kafası karmaşık kişiler için belki yönlendirici olabileceğini düşünüyorum.
  • eşcinsellik ve din olayları konusunda ben dahil hiçkimse yetkin değilken bu kadar ciddi fetvaların ortalarda dönmesini hayretle izliyorum.
  • eşcinsellikte türlü türlü, bilimadamları bile bunun genetik olduğunu gerçekleyemediler. sonradan gelişen sebeplerle ortaya çıkanlar var, evet cinsel arzuların saptırdığı durumların tedavi edilmesi gibi olanaklar var. ama tüm eşcinseller ve biseksüeller için bunu söylemek imkansız. yani her sakat kişi ayağa kaldırılamazki, yada her körün gözleri açılamaz. bilim bazen onlara bu şekilde en kolay nasıl yaşanır fikrini tavsiye eder.
  • normal, anormal nedir. kim koymuştur bunların tanımını. hadi tamam var olan tanıma göre eşcinsel hisleri içinde zerre kadar taşıyan kişiyi anormal varsayalım. anormal olmanın hep bilincinde olmanın ağırlığını neden çeker bu kişiler. suçları nedir. tanrı adil ise neden anormaller. yoksa bu sadece bi imtihan mı?
  • daha öncede yazmıştım biseksüelliğin toplumlardaki yaygınlığını. bir müslüman ülkede oğlan-oğlancı gibi bi kavramı herkesin 7-8 yaşlarında duyduğunu ve travestilerle birlikte olan evli ve 5 çocuklu kıllı abilerin aslında pipi sevdalısı olduklarını söylememiştim. kimseyi yargılamak için yazmadım bu cümleleri, ama bunun yeni bişey olmadığını söylemek istiyorum. insanlık tarihi boyunca vardı bu tür ilişkiler, olacakta.
  • eşcinsel yada biseksüel denince heteroseksüel kafalarda ne canlandığını çoook iyi biliyorum. ama hemen söyliim, alakası yok. insanların cinselliği 4 duvar arasındadır. aslında hani şimdi kıyamet kopsa, tüm sırlar ortaya dökülse kaç akrabamızın hatta anne baba yada kardeşlerimizin biseksüel yada homoseksüel olduğunu öğrenebilirdik. tanıdığım eşcinsellerin nerdeyse hepsi asla ama asla eşcinsel hislere sahip oldukları belli olmayan kişilerdi. benide arkadaşlarım bilmez. eminim söylesem inanmazlar. yani demek istediğim şu, aslında burda yargılanan biseksüel yada homoseksüeller zaten hayatın heryerinde. her insan gibi yaşamaya ve hayata devam etmeye çalışıyorlar. ama herkesin yaşama şekli ve yöntemi farklı tabiki.
  • bunun bi tercih olduğu muhabbeti geçiyor. evet bunu tercih olarak benimseyenler tanıdım. adam aynen şunu demişti bana "gay bulmak ve sevişmek, kız bulmaktan kolay". evet bu adam tercih yapmış ve seks için erkeği seçmiştir. ama bu insanlar zaten kendilerini gay diye tanımlamazlar. bunlarda genelde evlidirler. "aktifim ama gay değilim, sadece si..ciyim vu...cuyum" derler. oysa eşcinsel ve biseksüeller için durum bundan çoook farklıdır. benim süreci bende hala çözemedim ama tercihti diyemem. üniversite biterken bişekilde tetiklendi bazı şeyler. ya önceden vardı, yada yaşadıklarım oluşturdu. ben artık bunları düşünmüyorum, şuanda biseksüelim buna eminim. gerçi bi erkekle ilişkim olduğu için tamamen homoseksüel olmaklada itham edildim. ama siteyi okuyanlar az çok anlamıştır, öyle olsam neden biseksüellik ardına saklanayımki. biseksüellik ve aseksüellik en b..ktan cinsel kimlikler bence.
  • tedavi edilemeyen eşcinsel hislerim için ben çok fazla kafa yordum. eminim bu hisleri taşıyan herkesin hayatının bir dönemi bunları düşünmekle geçmiştir. kendimi analiz ettim. azçok sadık biri olduğumu gördüm. kızlar arasında aşık olabileceğim kişiler aradım, ama olmadı. tanrı sevmem için ahmet'i karşıma çıkardı. ikimizde kirli eşcinsel dünyalardan uzak sakin iki kişilik bir dünya oluşturmaya çalışıyoruz. ama onun olmadığı durumda çok saçma şeyler yaptığımı utanarak anlattım. hem zaten hepimiz insanız. sevmeye, sevilmeye, sarılmaya, dokunmaya ihtiyaç duyuyoruz. içinde karşı cinse hiç bişey hissetmeyen biri bu durumda ne yapabilir. sanırım intihar etmeli. çünkü aksi durumda kafayı yer. ee biseksüeller için durum dahada zor. evlense bile aklının bi yanı hemcinsinde kalacak. bunu bozacak tek şey var. evleneceği kişiye aşık olması ve sonsuz sevmesi. yine de bunun bile garantisi yok. çok karmaşık bi konu bu. hiç açmiim bu yarayı. zaten kaç gündür hep bu konu kafamı kurcaladı durdu zaten.
  • tanrı'nın dünyayı sevgi üzerine yarattığını düşünüyorum. sevmeninde günah olmadığını. ben bugün bi adamı seviyorum belki yarın bi ağaca aşık olacağım. ona bakmadan bi günüm geçmeyecek. yada ne biliim bi kuşum olacak çok seveceğim, ölünce günlerce ağlayacağım. bunlar çok insani şeyler. o yüzden cinsiyet kavramı ile sevgi arasında asla bir ilişki kurmuyorum.
  • hastalık mevzusu var. iki erkek arasında cinselliğin sadece anal ilişki olduğu şeklinde bi görüş var. doğrudur ama genellemek doğru olmaz. yani oral ilişki yada sadece sevişme ile yetinen insanlar var. bunları haydar dümen abi daha rahat anlatır size. ben anlatınca sapık olurum, o anlatınca cinsellik uzmanı. bi de anal ilişkiden çoğalan hastalıklar konusu var. evet bu rahatlıkla mümkün bencede. o yüzden bu tür ilişkileri çok farklı kişilerle yaşayan kimseler korunmak zorundadırlar. hem bi de bu tür ilişkiler heteroseksüeller arasındada çok yaygın. o yüzden varsa bir hastalık ihtimali herkes için var. bi tek eşcinsellere yüklenmek ve onları aidsli gibi görmek saçma.
  • bu anlattıklarımın birde lezbiyen yada biseksüel kadınlara bakan yönü var. o dünyaları çok bildiğimi söyleyemem ama durumun farklı olmadığına eminim. o nedenle hastalık & anal ilişki maddesi dışındaki tüm maddeler onlar içinde geçerli.
  • tüm anlattıklarım benim okuduğum, öğrendiğim, yaşadığım, tanıdığım vesaire şeylerden sonra kafamda birikenlerdir. belki saçmadır, belki yanlıştır. ama sonuçta benim fikirlerim, benim görüşlerim, benim dünyamı şekillendiren düşüncelerim. ben sadece paylaşmak istedim.

son olarak şunu söylemek istiyorum.
bu blogu açarken hayatımda sevdiğim adam yoktu. ben bir karmaşa içinde idim, bana ve benzer karmaşa içindeki insanlara "hayatı nasıl daha kolaylaştırırız" sorularına cevap olacak bir ortam hayal etmiştim. eşcinsellik propagandası değildi amacım. sadece hayatımın bazı resimlerini paylaşmaktı. tabiiki heteroseksüel insanların görüşleri, toplumun genel bakış açısı, dini değerler gibi şeyler benim için çok önemli. ama ben karmaşa içinde ruhu bedeni ezilen insanlarla hayatımı paylaşarak ve onların hayatlarını dinleyerek iyileşiyorum. lanetli olduğumu düşünmek, benden nefret edildiğini düşünmek ve hep iyileşecek bir hasta gibi bakılmak beni sadece kötü hissettiriyor.

hepinize sevgiler...

1 yorum:

  1. Bu konuda bir iki cümle söylemek isterim. Aslında bu bir övgü amaçlı söyleyeceğim birşey değil. Ama olayın ve bu psikolojinin içerisindeki bir kimsenin yaşadıklarını ve anılarını bu şekilde blogta paylaşması bana göre bir nimettir. Ateistlerin varlığı da bir nimettir. Ve evet, bunların hepsi birer imtihandır. Ve her aşk ve sevgi insanı Allah'a götürür. Yalnız bu sevgi eğer sadece ten'e ve bedene bağlıysa o aşk ve sevgi sadece pişmanlık getirir. Ama bu sevgi ve aşk bedenüstündeyse yani sadece o kişinin yanında mutlu ve huzurlu olabiliyorsan, bunun içinde daima sizin deyişinizle "tanrı" benim deyişimle Allah'a sizin şükretmenizi sağlıyorsa, sizi Allah'a yaklaştırıyorsa, oruç tutmanızı sağlıyorsa, bir nevi sizi nefsinizin çekeceği cehennem'den öte kalbinizin çektiği cennete götürüyorsa bundan güzel ne olabilir. Herşey bir tecrübedir. "Her şer görülen şeyde de hayr olabilir. Bunu siz bilmezsini, ama Allah bilir." diye Kur'ân'da buyuran Allâhü teâlâ'dan elbette bu tür paylaşımlardan neler çıkacağını kimse bilemez. Ateistler, dinini bilmeyenler için birer araştırma kaynağıdır. Sorularla beyinlere insanın dinini yaşayıp, sanki babadan miras gibi yaşayıp, niçin yaşadığını dahi bilmeden farklı bir dindeki inanca sahip bir ailede doğsaydı o ailenin dini inancını benimseyecek şekilde sahip olacağı bir inançtan ne farkı olurdu. Yani bilmem anlatabildim mi? Sonuçta kötü sandığımız şeylerden bize iyilik doğabilir. Ben Ali abi'nin anlatış tarzını beğendiğimi ve bazen gülümsediğim, bazen gözlerimin yaşardığını da aktararak bitireyim. Bende oldukça dindar bir insanım. Elimden geldiğincede yaşarım ve araştırırım. Bir zamanlar kınadığım bazı eşcinseller oldu, fakat kınadığım kişilerin hisleri sanki bana yavaştan yavaşa geçmeye başlayınca çok korktum ve hala da korkuyorum. Peygamberimizin "Kınadığınız başınıza geçmedikçe ölmezsiniz" hadisi şerifinin başıma gelmesinden korkuyorum. Artık kimseyi de kınayamıyorum. Her neyse okumaya devam edeyim, bakalım neler yaşanmış.

    YanıtlaSil