16 Mart 2010 Salı

aydınlanmanın hafifliği

kendini aydınlanmış gibi hissediyorum :)

dün öğlen sohbet etme şansı yakaladığım bi iş arkadaşım misafirimdi. iş çıkışı birlikte geçtik eve. o kitaplarımı dvdlerimi kurcalarken ben bişeyler hazırladım yedik. hani böyle planlanmış sohbete girmekte komik oluyormuş. ben açtım dünkü konuyu, başladık konuşmaya. dünkü sohbette başkalarıda olduğu için diline gelen herşeyi söyleyemediğini anladım.

din ve felsefe gibi biçok insanın detaylarını çokta iplemediği konuları önemseyen hatta hayatında çok önemli bi yerde tutan biri. ama ben yanında epey bi cahil hissettim. rahatlıkla bikaç kitap yazacak birikimde. öyle kafiyeli cümleler ettiki, sanki hayatın sırrını yakalamış, dünya yıkılsa o altında kalsa üzülmezmiş biriymiş gibi geldi bana.

bir insan içinde hayattan bu kadar tatmin olabilir gerçekten. hayatında yaşadığı sıkıntılara rağmen bu kadar hayat dolu, bu kadar optimist ve gülen biri tanımamıştım. bi de sanki içimi okuyor gibi konuştu bazen. korktum bi ara. çünkü içimde kimsenin bilmesini pek istemediğim şeyler saklıyorum.

ben aslında bu arkadaşı nerdeyse altı aydır tanıyorum. ama biçok insanla olduğu gibi selamlaşmaktan öteye gitmedi bizim muhabbet. zaten sevmiyorumda herkesle kanka modunda bi sosyalliği. ama bu arkadaşı çok önceden tanımış olmak isterdim. cidden fikirleri konuşması insanı ferahlatan biri. umarım aralarda benzer bi ortam oluşturup konuşuruz. çünkü şuanda kendimi gerçekten çok iyi ve hafiflemiş hissediyorum.

burdan çıkardığımız sonuç şu: insanlara uzaktan bakıp önyargılı olmamak, kaçmamak lazımmış. en sorunlu dönemlerimizde bile.

2 yorum:

  1. bende çok önyargılı davranıyorum insanlara.çoğu kez pişman olsamda vazgeçemedim bu huyumdan.

    YanıtlaSil
  2. onyargiyi yikmak atomu parcalamaktan daha zordur... ahh ne kadar da dogru, bu onyargilarim yuzunden yanlizim.70 yasima geldigimde 70 kedili bi kadin olucam :/

    YanıtlaSil