15 Eylül 2009 Salı

ahmet is my family

deminki özrüm içimi tatmin etmedi. sırf bu konuyla alakalı bi yazı yazmam gerektiğini düşündüm.

ahmet yıldız'dan bahsetmek istiyorum. bir akşam üstü babasının kurşunuyla hayata veda eden şu 23 yaşındaki fizik öğretmeninden. ama olayın bana bakan yüzünden.

aslında kader beni ona bi nebze yakınlaştırmıştı sanki bir ara. sıkıntılı zamanlarımdı. o sıralarda sanal bi bear arkadaşla msnde herşeyi samimi konuşuyorduk. aramızda duygusal yada seksüel bi bağda yoktu. yani beklentisiz bi muhabbet. bigün bana beargi isimli bi sanal dergiyi okumamı tavsiye etti. bear gaylerin dünyalarına dair görünsede biçok konu birarada işleniyordu dergide. hoşuma gitti. henüz dergiyle tanıştığımın ikinci ayında derginin kapağında ahmet yıldız vardı. blackbeary diye de nicki vardı. sanal arkadaşım yeni sayıyı nasıl bulduğumu sorduğunda "şu blackbeary nickli çocuk hoşuma gitti" demiştim. o da bana o resimdeki çocuğu, ahmet'i tanıdığını ve onun hayatında henüz kimsenin olmadığını söyledi. hatta istersem tanıştırabileceğini de. aslında çok isterdim tanışmayı. benim gibi maskülen birinin hayatımda olmasını falan. ama eşcinsel dergiye poz vermiş biri benim için fazla out biriydi. yani öyle birine yakın olmanın bile beni deşifre edeceğini düşünerek arkadaşımın tanıştırma teklifini şaka yollu geçiştirdim, sonra da unutuldu gitti. ne yalan söyliim, zaman zaman beargi arşivine girip, çocuğun resimlerine baktığım oluyordu.
en son temmuz 2008'de cinayete kurban gittiğini öğrendim haberlerden. içim burkuldu televizyonu izlerken. internette haberin detaylarını okurken defalarca ağladım. hatta güleceksiniz belki ama neden onunla tanışmadım diye hayıflandım kendi kendime. ama olan olmuştu. güzel bir insan bu dünyadan koparılmıştı.

arasıra haberlerine denk geldikçe ona kızdığım oluyordu içimden. "a be evladım. madem ailen bu kadar tutucuydu. neden böyle bu kadar gay hayatın tam içinde durdun. neden dergiye poz verdin" dediğim de oluyordu. aslında kızmak değildi benimki, sitemdi sadece. hatta yeni üye olduğum bir eşcinsel foruma bu konuda yazılmış bir yazıya benzer düşüncelerimi yazdığım için tepkiler almış ve forumdan kendimi sildirmiştim. şimdi hata yaptığımı düşünüyorum. ailesi dini şeyh bile olsa ahmet özgür bir bireydi. o kendi gibi insanların içinde olmak istiyordu yada o dergiye poz vermek. bu onun özgürlüğüydü. evet bu belki ailesini mahçup edecek bişeydi ama kesinlikle ölmesini gerektirmezdi. fakat vahşice öldürüldü. ne yazıkki artık çok geç herşey için.

garip olan şu, onun öldüğü günlerde yazışmaya başladım benim sevdiğim ahmet'le. isimlerinin benzerliği dikkatimi bile çekmeden. ilk defa birbirimize kamera açtığımızdada oldukça şaşırmıştım. fiziksel olarak ahmet yıldız'a benziyordu karşımdaki insan. kıllı, iri yarı bişeydi. yaklaşık 6 ay sonrada tanıştık ahmet'le. ahmet yıldız öleli 7 ay kadar olmuştu yani biz tanıştığımızda. kader diyorum ben buna.

ahmet yıldız, senden tekrar özür diliyorum. uzaklardan beni duyuyorsan eğer, adaşın sevdiğimin yani ahmet'imin hatrına beni affetmeni diliyorum.
toprağın bol olsun.

4 yorum:

  1. ailen madem bu kadar tutucu neden bu kadar deşifre oldun diye düşünüyormuşsun ya bazen.. Öyle zamanlarda şunu tekrarla kendine. Ahmet ölümü bile göze almış kendi olmak için. Olduğu gibi kabullenilmek uğruna ölüm riskini göze almış.
    Mekanı cennet olsun.

    YanıtlaSil
  2. mahsunun gişe rekorları kıran filmi güneşi gördüm filmi
    işte buyduu

    YanıtlaSil
  3. evet
    o filmde de ağlamıştım (ya bu kadar ağladığımı söyleyince sulugöz sanabilirsiniz ama aslında alakam yoktur)

    cesetizleri, ben bunu biraz geç anladım. kendi gibi olmak istemek.
    biz yinede kendimiz gibi olurken aile, çevre vs. etkenleride dikkate almalıyız. kimseyi üzmeye, ama kimseyi üzmeyeceğim diyerekte kendimizi üzmeye hakkımız yok.
    yani arada bi denge var. onu bulmak mesele sanırım. bende hala bulamadım.

    YanıtlaSil
  4. Benim kalbim çok ağlıyo bu çocuğa.

    Bu yazın da gözlerimi doldurdu.

    Keşke toprağı değil, neşesi bol olsaydı.

    YanıtlaSil