18 Temmuz 2009 Cumartesi

ara beni fazla bekletme



dörtbuçuk gibi aradı beni. işi bitmiş, "dayımlara geçmeden görüşelim mi" diye sordu. sesi dünden daha sıcak ve heyecanlıydı. dünkü korkuları yoktu ses tonunda sanki. "tabiki nerdesin" diye sordum çıktım işten erkenden. söylediği yere vardığımda en sevimli haliyle duruyordu bi banka şubesinin önünde. bindi arabaya "nasılsın görüşmeyeli" esprisini yaptı gene, bide yanaklarımdan öptü. muzır bi sırıtma yüzüme bulaştı. "iyilik" dedim, "eğitim nasıl geçiyor" diye ben sorunca, "iyi nolsun, çok dinleyemedim,...., aklımdaydın" dedi. demesiyle tüm tüylerim diken diken oldu. uzun zamandır duyduğum en özel cümleydi bu. birinin aklında olmak, işlerine mani olmak. biraz daha derinlere dalsam, kaza yapacaktım azdaha. neyseki o konuşmaya devam etti, işte kursun formaliteliğinden, kuzeninin yakın zaman sonra olacak düğününden falan konuştu. "hıhı" diye geçiştirdim laflarını, benim aklım "aklımdaydın" lafında kaldı.
"şeyyyy, öğlen arada aramanı bekledim aslında bende, müsait değilsindir diye ben aramadım" dedim utana sıkıla. "yok yaw, arasaydınya" diye çıkıştı bana.
"ee napalım ağa, aç mısın" dedim. "ya öğlen çok az yedim, açım aslında ama yengem tok gidersem öldürür beni. hafif bişeyler atıştırabiliriz"
"tamam, dur bildiğim biyer var. seni oraya götüreyim.".. salacakta bişeyler atıştırdık. sonra sahil yolunda yürüdük biraz. ama çok az konuştuk.
"vay beee. harika bi görüntü" dedi. canım benim yaaa.. ben sağında yürüdüğümden görüntüye onuda katıyordum. hakkaten harika bi görüntüydü. o ve istanbul, hoştu. oan fırlamalığım tuttu, nerdende aklıma geldiyse birden şarkı söylemeye başladım. "karşımızda kız kulesi kollarımda sen" diye diye. başladı gülmeye kahkaha atarak. şarkıyı tamamlamak istercesine koluma geçti. hatta sokuldu biraz. yaaa şaka gibiydi herşey. bi yerimden cimdikleseydi biri uyanırmıydım bu rüyadan bilmemki. sesimi kestim, anın tadını çıkardım. karşımda kızkulesi, kollarımda o. üşüdü biraz geri döndük arabaya atladık. sağolsun saatler ileri alınınca akşam geç oluyorya artık. "vaktimiz var daha demi" dedim. kafasını salladı bebekler gibi :) çoktandır gitmemiştim, manzarasını çok sevdiğim fethi paşa yalısına götüriim dedim. birer sütlaç yedik, istanbul ayaklarımızın altında. ben yerken bana baktı uzun uzun. rahat baksın diye yüzümüde çevirmedim, gözgöze gelmeyelim diye.


"buraya gelip yerleşsene, bak ne güzel herhaftasonu buraları gezersin" diye saçmaladım sanki ben herhafta içinde olmama rağmen gezermiş gibi. "zorrrr, hatta imkansız" dedi. vereceği cevabı bilmeme rağmen yinede kötü hissettim. sustuk ikimizde tatlılarımız bitene kadar.
"kalkalımmı" dedi. kalktık sonra dayısının evine bıraktım, arabadan inerken vedalaşmak için elimi tuttu, bırakamadım, eli elimde biraz durdu öylece. o yine bana ben önümde görmediğim bişeylere bakıyordum. sıcaktı elleri. avcumu ısıttı sıcaklığı. resmen transa geçtim o ara. "ben gideyim" diyince uyandım. "tamam, akşam müsait olunca arar mısın" dedim."tabiki" dedi gülümsedi bana. bastım gaza eve geldim.

keşke gelmeseydim eve, keşke gitmeseydi o da, keşke...... :(
off özledim bile.
aramasını bekliyorum şimdi. ya aramazsa. benmi arasam acaba. arar demi, arar arar. neden aramasınki :S

tarih=30 mart 2009

3 yorum:

  1. Aramasını bekleme bi-, sen ara.
    Allahım, eski günler geldi aklıma.

    +
    sütlaç yemek istiyorum. markete gideyim bari.

    YanıtlaSil
  2. ya aslında uzun zamandır yazılarını okuyorum cidden blog girip yazılarını okuyup çıktığım da oluyor.
    yaz sen ya.bi de biraz geç oldu ama tekrar yazmaya karar vermene sevindim.
    ben can.

    YanıtlaSil
  3. coach artık eskisi gibi guru yapmıyorum. sadece sıkmak rahatsız etmek istemiyorum. herşey ayarında aslında ama aralarda beni sıkıyor bu yalnızlık.

    çilekli dondurma teşekkürler. yazacağım. umarım hep güzel şeyler yazarım.

    YanıtlaSil